Hollanda’da İslami Defin ve Müslüman Mezarlıkları


  • Kayıt: 07.09.2020 08:00:00 Güncelleme: 20.12.2020 13:09:30

Hollanda’da İslami Defin ve Müslüman Mezarlıkları

 

Hollanda'da İslami defin ve Müslüman mezarlıkları konusunda son zamanlarda ciddi adımlar atıldı. Mevcut Müslüman mezarlıklarının yüksek fiyatları, Hollanda'ya defin önünde büyük bir engel.


İslami defin, İslam’ın bu dünya üzerindeki tarihiyle yaşıt bir konu. Vefat edenin İslami usullere göre yıkanıp kefenlenerek defnedilmesi olarak özetlenebilecek İslami defin; kabir ziyaretleri ve vefat sonrası dualarla yad etmeye kadar uzanan bir vefat kültürünün de parçası. Teolojik gerekliliklerin yanı sıra İslami defin, Müslümanlar için aynı zamanda dinî kültürün temel bileşenlerinden biri.


Gayrimüslimlerin çoğunlukta olduğu bir toplumda vefat eden Müslümanların defni konusu ise bilhassa Batı Avrupa’daki Müslümanların nüfusu göz önüne alındığında çok uzun süredir tartışılan bir konu.

 

Hollanda’da İslami Defin ve İlk Müslüman Mezarlığı


Hollanda’da ilk Müslüman mezarlığı Lahey (Den Haag) şehrinde 1932 yılında açıldı. O yıllar Hollanda’da “Perkoempoelan İslam” adında, Endonezyalı Müslümanların kurduğu bir dernek vardı. Muhtemelen Hollanda’nın ilk İslami kuruluşu olan bu dernek, ülkede ilk Müslüman mezarlığının açılmasına vesile olmuştu. O zamanlarda Müslüman nüfusun fazla olmamasından dolayı, İslami defin için küçük bir yerin tahsis edilmiş olması yeterliydi. Bugünse Hollanda’da sonradan Müslüman olanlar, ülkelerindeki savaştan kaçıp Hollanda’ya gelenle, işçi göçüyle Müslüman ülkelerden gelen misafir işçiler ve aileleriyle birlikte ülkede büyük bir İslami camia mevcut. Bu camia günümüzde Hollanda nüfusunun takriben yüzde 5’ine tekabül ediyor ve 1 milyonluk bir nüfusu bünyesinde barındırıyor. Bu camianın ihtiyaçları da, nüfusla orantılı bir şekilde artıyor.

 

 

Ziyaret Edilmeyecek Bir Mezarlıkta Defnedilmek İstememek


Hollanda’da vefat eden ve akrabaları burada yaşayan birçok Müslüman, mezarlarının ikamet ettikleri yere yakın olmasını istiyor. Bu durum aynı zamanda çocukları ve torunları Hollanda’da doğup büyüyen birçok Müslüman için buraya kök salmış olmanın bir göstergesi. Birçok kişi her ne kadar köken ülkelerine gönülden bağlı olsa da, ziyaret edilmeyecek bir mezarlığa defnedilmek istemiyor. Fakat Hollanda’daki Müslüman mezarlıklarının sayısı ve şartlar bu imkânı karşılamaya müsait değil.


İslami defin işlemlerinin belli başlı şartları var. Bu şartlardan biri de  ebedi istirahat imkânının olması. İslam’a göre defnedilen cenaze bir daha yerinden kaldırılmayacak şekilde defnedilmelidir. Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Hollanda’da da defnedilen cenazeler belli bir süre sonra mezardan çıkartılıp, cenazenin yakınları müdahale etmedikçe toplu bir mezara gömülüyor. Bu durum İslami defin usullerinin gerçekleşmemesi demek. Bugün Hollanda’da ebedi istirahatın mümkün olduğu mezarlıkların tahsis edilmesine yönelik çalışmalar hâlâ sürüyor.

 

Batı Avrupa’nın En Büyük Mezarlığı


Hollanda’da İslami defin ile ilgili süren çalışmalardan biri, 24 Nisan 2020 yılında açılmış olan ve Batı Avrupa’nın en büyük Müslüman mezarlığı olarak bilinen Riyad Al Jannah adındaki mezarlık. Bu mezarlık, Hollanda’nın Drenthe Eyaletinin, Zuidlaren Belediyesinde, Oude Coevorderweg adlı caddenin üzerinde bulunuyor. Müslüman cemaatin bağışlarıyla başlayan proje kapsamında geçen sene ekim ayında yeterince para toplanamamıştı. Korona pandemisinden dolayı, Hollanda ve Belçika’daki Müslümanlardan vefat sayısının artmasıyla, mezarlık için hızlı bir şekilde para toplanabildi. Bu mezarlık, Hollanda Özel İslami Mezarlıklar Vakfı’na (BIBIN) tahsis edildi. 1.700 kapasiteye sahip olan bu mezarlık Müslümanların hizmetinde olacak. Vakfın idaresi ağırlıkla Faslı Müslümanlardan oluşuyor. Kendi beyanına göre bu vakıf “Müslümanlar tarafından, Müslümanlar için” kurulmuş bir vakıf. BIBIN, herhangi bir kazanç gütmeden, tamamen Hollanda’da Müslüman mezarlıklarının tahsis edilmesi konusunda uğraşıyor.


Bundan başka, Nuenen’da İslami Cenaze Hizmet Vakfı’nın idare ettiği 800 kişilik; Almere’nde Ar-Raza Camii idaresine tahsis edilmiş 1.000 kişilik ve Bergen op Zoom’da ise 1.500 kişilik Müslüman mezarlıkları var. Bu mezarlıklarda ebedi istirahat hakkı ve diğer İslami defin şartlarını gerçekleştirmek mümkün.


Amsterdam, Rotterdam, Lahey (Den Haag) ve Utrecht gibi büyük şehirlerde olduğu gibi birçok başka belediyede de genel mezarlıklarda Müslümanlara tahsis edilmiş bölümler var. Ülke çapında öncelikli olarak azınlıkların hakları için mücadele eden ve Müslümanların desteklediği siyasi partilerin yanı sıra; diğer siyasi partilerden de Hollanda’da İslami defin şartlarını sağlayacak mezarlıkların tahsis edilmesi için gayret gösteren aktörler var. Bu durum, özellikle yerel belediyelerde Müslümanların talep etmeleri ve bu talebin arkasında durdukları müddetçe definle ilgili çözüm önünde bir engel olmadığını gösteriyor.

 

Hollanda’da Müslüman Mezarlıklarının Ücreti

 

 

Müslüman mezarlıkların tahsisinde her ne kadar siyaseten engel olmasa da, bu mezarlıkların ücretleri konusunda Müslümanların zorlandığı biliniyor. Hollanda’da eyaletlerin ve belediyelerin kendilerine ait bir fiyat tarifesi var. Bu nedenle Müslüman mezarlıklarına defin hakkında tek bir fiyat vermek oldukça zor. Fakat genel mezarlıkların ülke çapındaki ortalamasından bahsetmek gerekirse; bunun takriben 1.700 Avro olduğunu söyleyebiliriz. Bu fiyat Müslüman mezarlıklarına kıyasen oldukça ucuz.


Hollanda’da Müslüman mezarlıklarının sayısı az, fiyatı ise fazla. Örneğin Bergen op Zoom’daki Müslüman mezarlığında bir mezarın ücreti 8.400 Avro civarında. Bununla birlikte bağışlarla satın alınan Batı Avrupa’nın en büyük mezarlığı olan Riyad Al Jannah adındaki mezarlıkta bir mezarın fiyatı 2.750 Avro. Hollanda’da vefat eden kimselerin defin masrafları normalde sigortalar tarafından karşılanıyor. Yüksek mezar fiyatları ise birçok aile için zorluk oluşturuyor. Son zamanlarda Hollanda’ya defnedilecek cenazelerin masraflarının karşılanması için birçok yardım kampanyası da hayata geçirildi.


Bilhassa korona pandemisinden dolayı Müslümanların yaşadıkları ülkelerde defnedilmesinin bir ihtiyaç olduğu konusunda farkındalık ve duyarlılık artmış durumda. Müslüman mezarlıkları konusunda siyasetin engel teşkil etmediği de gözlemleniyor. Fakat yine de Hollanda’da İslami defin için Müslüman cemaatin kat etmesi gereken daha çok uzun bir yol var.


Perspektif

Abdussamed Köksal

 

Avrupa’da Müslüman Mezarlığı Olabilir (Mi)

 

  

Hüseyin K. Ece

 

Cenâzelerimizi hâlâ buraya defnedemiyoruz. Zira burada hâlâ İslam ülkelerindeki gibi –bir kaç örnek hariç- müslümanlara ait kabristanlar yok.


Halbuki müslümanlar için kabristanlar önemli. Neden mi? Bir çok sebebi var. 1.Mezarlığın yoksa, mezar görmüyorsan; ölüm gerçeğini unutabilirsin.

 

2.Türkiye’de bayram günleri kabristan ziyareti yapılır. Mezarlığınız yoksa bunu avrupa ülkelerinde nerede yapacaksınız?

 

3.Mezar iki rengi, iki kapıyı, iki gerçeği temsil eder. Biri sarı diğeri yeşil. Biri güz mevsimini, biri bahar mevsimini, biri fâniliği biri ebediliği, biri dünyayı diğeri âhireti gösterir. Mezarlığınız yoksa bu gerçeği nasıl hissedeceksiniz.


4.Kabristan insanın, toplumun, olayların, tarihin, hüznün ve ayrılığın aynasıdır. Mezarlığınız yoksa bu aynaya nasıl bakacaksınız?

 

5.Mezar başlığına öncelikle “Huve’l-Baki-yani Bâki olan, ölmez olan O’dur.” Bunu orda gören kişi kendi kendine; “bunu unutma ey nefsim” der. Mezarlığın yoksa bunu nerede okuyacaksın ki?

 

6.Kabir ölümü, hayatın faniliğini, ölümden sonrasını hatırlatır. Kabir kendini ziyarete gelenlere; “sen de günün birinde buraya geleceksin, unutma” der. Mezarlığın yoksa bu hatırlatmayı nerede okuyacaksın?

 

7.Mezarlık ziyareti Peygamberin tavsiyesidir. Ama bu ziyaret sağ olan birini ziyaret gibi değildir. İslâm’da mezarlık ziyaretinin bir tek sebebi/hikmeti vardır; o da ölümden ibret almaktır.


Peygamber (sav):”‘Ben size daha önce kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştım. Artık onları ziyaret edebilirsiniz…” dedi. (Müslim, Cenâiz/36 (106) no: 2260)

 

Bunun bir başka rivâyeti şöyle: “Ben size kabir ziyaretini yasaklamıştım... Şimdi ise ziyaret edin. Çünkü kabir ziyareti size âhireti (ölümü) hatırlatır.” (Tirmizî, Cenâiz/60 no: 1054. Bir benzeri: Ebu Dâvûd, Cenâiz/75 no: 3234. Nesâî, Cenâiz/100 no: 2034)

 

Akla şu sorular gelebilir: 1.Cenâzeler nereye gömülmeli? 2.Cenâzelerin bir yerden uzak bir yere taşınması caiz midir? 3.Bir müslüman “beni falanca yere gömün” diye vasiyet edebilir mi?

 

4.Cenâze fonlarına üye olmak gerekir mi? 5.Cenâzeleri Türkiyede defnetmek şart mı, Avrupa ülkelerine defnetmek haram mı?

 

1.Cenâzeler prensip olarak –başka önemli bir engel yoksa- öldükleri yere gömülür. Yeryüzünün hepsi Allah'ındır. Yerin altı da her yerde aynıdır. Bir insan için mezarının nerede, nasıl olması, hatta belli olup olmaması, bakımlı veya bakımsız olmasının hiç bir önemi yoktur. Kabrin üstü değil, oraya hangi amelle (işlerle) gidildiği önemlidir. Kabirlerin dışına gösterilen titizlik, oraya giderken ne ile gidildiği konusunda da gösterilmeli. Şu hadisi hiç unutmamak gerekir.

 

“Ölüyü (kabre kadar) üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi döner, biri kalır. Çoluk-çocuğu ve malı döner, ameli (kendisiyle) kalır.” (Buhârî, Rikak/42 no: 6514. Müslim, Zühd/1(5) no: 7424. Tirmizî, Zühd/46 no: 2379. Nesâî, Cenâiz/52 no: 1939)

 

Ancak bu demek değildir ki mezarlık olmasın. Elbette cenazenin hakları var. Onlara saygı gösterilir. Güzel biçimde defnedilir. Mezar yeri belli, kabristanlar koruma altında olmalı. Yerleri başka amaç için kullanılmamalı.

 

Bu böyle. Lakin bunlar yaşayanların yapması gereken görevler. Ölen için bütün bunlar sona ermiştir. Onun için önemli olan yerin üstü değil, âhiret hayatının durumudur. Zira ölenin kıyâmeti kopar ve artık âhiret hayatına geçmiş olur.

 

2.Pek çok âlime göre cenâzelere zarar gelmeyecekse ve zaruret varsa, başka bir yere taşınmaları caizdir. Bazılarına göre ise caiz değildir. Buna gerek de yoktur.

 

3.Bir müslümanın belli bir yere gömülmeyi istemesi caizdir. Nitekim, hz. Ömer hz. Aişe’den, Rasûlüllah (sav) ile hz. Ebu Bekr’in yanına gömülmek için izin istemiştir. (Buhârî’den nak. Fıkıh Ansiklopedisi, 3/73)

 

4.Her ne kadar cenâzeler prensip olarak öldükleri yere gömülmeleri gerekiyorsa da, Avrupa ülkelerinde müslümanlar henüz yeterince kabristana sahip olmadıkları, cenâze işlerini buraya uygun organize etmedikleri için cenâze fonları kurdular. Bu fonlar ve onlara üye olma hakkında haram hükmü olmadığına göre, caizdir. Hatta bugünkü şartlarda kolaylıktır. Ancak bu fonlar aynı zamanda, cenâzeleri buraya defnetme, burada kabristanlar kurma fikrinin önünde bir engeldir.

 

5.Cenâzeleri Türkiye’ye (veya başka bir İslâm ülkesine) defnetmek şart değil. Türkiye'de gömülmek ölüye hiç bir şey kazandırmaz. Hollanda’da gömülmek de ona hiç bir şey kaybettirmez. Zira öte tarafta kişiye nereye gömüldüğü, mezarının nasıl olduğu değil, kulluk yapıp yapmadığı sorulacak. Cennet kesinlikle Türkiye'nin altında, Cehennem kesinlikle Avrupa ülkelerinin altında değildir. Allahın bildiği yerdedir. Dolaysıyla Avrupa ülkelerinde gömülmek bir kayıp sayılmamalı. Yani; “eyvahlar olsun, ölümüz bile buralarda kaldı, onu bile kurtaramadık” demenin mantığı yoktur. 

 

Cenâze masrafları, sigortaların ucuzluğunu/pahalılığını söz konusu etmiyorum, insanımızın kafasındaki kanaatin isabetli olmadığı üzerinde duruyorum.

 

Artık, tarih boyunca başka ülkelere giden, sonra da orasını yurt tutan müslüman göçmenler gibi yapmalı. Onlar, bulundukları yerleri vatan haline getirmek için her şeyi yaptılar. Sosyal kurumlar; mescitler, vakıflar, hizmet binaları ve kabristanlar kurdular. Öldükleri zaman da cenâzelerini bulundukları yerlere defnettiler. O kabristanlar şimdi müslümanların elinde o beldelere ait tapu senedi gibi duruyor.

 

Kabristanlar da müslümanlara ait bir değerdir, kurumdur. Çünkü mezarlık, âhirete inancın belgesi, ölümü hatırlamanın simgesi, yerli oluşun/göçebelikten kurtuluşun göstergesi, o beldede yaşamanın izidir.

 

Madem ki müslümanlar Avrupa ülkelerini vatan tuttular, kabristanları da olsun. Cenâzeleri kendi ülkelerine götürmekten vazgeçseler, mezarlık ihtiyacı kendiliğinden ortaya çıkar.

 

‘’Mezarımız Burada mı, Türkiye’de mi Olmalı?’’

 

 

Ali Osman Biçen


Hollanda’da 60 yılda çok şeyler başardık; her şeyi düşündük kendimize ait olan. Türk kültürüne, tarihine ve inancına ait birçok kurum ve kuruluşları bu küçük ülkeye sığdırdık.

 

Yalnız Hollanda Diyanet Vakfına bağlı 148 Camimiz bulunmakta, Minareleri olan muhteşem Camiler inşa ettik, bir çok Camimizden dışarıya bile ezan okuyabiliyoruz. Fakat sonumuzu hiç düşünmeye zamanımız olmamış  olacak ki, bir yakınımızın vefatı sonrası hemen uçakların kanatlarına güvenip defin için ülkemize uçtuk ve yakınımızı orada bırakıp gerisin geriye dönüp burada tekrar hayata tutunup işlerimize döndük.


Yılda bir defa ancak memleketimize gidersek ancak yakınlarımızın kabirlerini ziyaret etme imkanımız oluyor.

 

Peki “niçin Hollanda’da İslam mezarlıklarımız olmasın, sorusunu kendimize sorduk mu?”


Bu konuda, gerekli yasal ve sağlam temelleri oluşturmak için hangi çalışmaları, araştırmaları yaptık? Hollanda'da yaşayan 850 bin müslüman toplum,  Hollanda'da İslam mezarlıklarına nasıl bakıyor? Toplumda oluşan kaygı ve korkular neler, sorularına yanıt aramamız gerekmiyor mu?

 

Birinci nesil büyüklerimizin, Hollanda’da defin olmamasının nedenleri; Kendilerinin, müslüman bir ülkede defin edilmek arzusu, anne ve babalarının Türkiye'de aile kabristanlığının bulunması. Hollanda’da Îslam mezarlığının bulunmaması ve bulunsada gelecekte ne olacağı konusunda endişeleri, burada bir mezarın masraflarının Türkiye’ye göre çok yüksek olması olarak belirtebiliriz.

 

İkinci nesil ile birlikte hala Hollanda'da İslam mezarlıkları sorununu çözemediğimizi görüyoruz; Őzellikle kurallar ve İslami kurallar konusunda gerekli yasal değişiklikler gerekmekte olduğu, toplumun güvenini kazanacak güvence sağlanması durumunda üçüncü ve sonraki nesillerimizin gelecekte kabirleri yaşadıkları ülkelerde bulunacaktır.  Örneğin, Hollanda defin yasasına göre bir kişi vefat ettiğinde onu 36 saat bekletmek zorundasınız. İslam inancına göre bir cenaze en fazla 24 saat içinde defin edilmesi gerekmektedir.

 

İslam dinine göre mezar süresiz bir şekilde varlığını sürdürmelidir. Hollanda’da ise bu 10, 20, 30 yıllık kiralayarak uzatılır.


Ne Zaman kabir ücretini ödemezseniz uyarı alır sonrada mezarınızı kaldırırlar ve başka birine tahsis edebilirler.

 

Hollanda’da mezarlıklar belediye ye ait ‘genel-’ ve  özel mezarlıklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Belediye’ye ait olan genel mezarlıklara herkes defin edilebilmekte, dini inanç, kimlik fark etmeksizin. Őzel mezarlıklar ise, bir vakif, dini bir kuruluşa ait olan mezarlıklar. 


İslam mezarlıkları “özel mezarlıklar” alanına girmektedir. Bugün Cami yapımında başarı elde eden büyük Vakıflarımız, topraklarını kendilerinin satın alarak yasal güvencesini temin ederek, Türk ve Müslüman Mezarlıklarını oluşturmaları gerekir, bu mezarlıkların ömür boyu vakıf koruması altına alınarak toplumun güveni kazanılmalıdır. Bu sağlandığı takdirde, gelecek nesillerimizi uçakların kanatlarında defnetmek için götürmeye biliriz. Şayet 60 yıl sonra burada mezarlarımızı oluşturmaz isek, ‘dirimiz burada kalıcı, ölümüz ise tersine göçmen’ olarak devam edecektir. Bu ülkede kalıcı olduğumuzu kabul ediyorsak, mutlaka her türlü kalıcılığı sembolleştirecek adımlarıda atmamız gerekmektedir. Bunlardan biride kabirlerimiz olmalıdır.


Bugün Hollanda’da yavaş yavaş İslam Mezarlıklarına ihtiyaç ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz; bu ihtiyaç bazen zorunlu, bazende üçüncü ve dördüncü nesil Türklerin Hollanda’da doğmuş olmaları ve kendilerini daha çok Hollanda'ya yakın bulmalarından kaynaklanmaktadır. 


Merkezi istatistik bürosu (CBS) 2018 verilerine göre, Hollanda'nın nüfusu 17 milyon ve bu nüfusun % 5’ini müslümanlar oluşturmakta. Yaklaşık 850.000 müslüman yaşıyor Hollanda’da. Aynı verilere göre nüfusun % 53 hiçbir dine inanmıyor. Müslüman toplumun kendi inançlarına uygun, kanuni hak ve kurallara uygun Îslam mezarlıklarımızı sağlam temellerle oluşturması zamanı geldi, hata geç bile kalındı.

 

Vefat ettiğinizde bulunduğunuz ülkeye mi geldiğiniz ülkeye mi defnedilmek istersiniz?

 

 

 

Sosyal medyada, küçük bir anket düzenledik.Halen büyük çoğunluk vefat halinde Türkiye’ye defnedilmesinden yana tavır sergiliyorlar.

 

Altay Demirci : Benim için çok fark etmez. Aslında bu konuyu herkes kendi için düşünmüştür. İlk nesil her zaman kendi doğduğu memleketinde  doğduğu şehre veya köyünde toprağa verilmek ister.


İkinci veya üçüncü burda doğan nesil için biraz daha farklı, çünkü doğdukları yer Hollanda.

 

Ben kendim Ardahan’da doğdum ve 5 yaşında Hollanda’ya geldim ve hep Utrecht şehrinde kaldım.


Şimdi konu müslüman mezarlığının olması, belli bir kolaylık olsada, her kişi bu konuda kendi adına değişik karar veriyor.

 

Benim düşüncem ise, burda defnedilsem mezarıma kim gelir veya Türkiye’de mezarım olsa, oraya kim gelir.

 

Benim için fazla farketmez, önemli olan arkamdan kimlerin beni anması, mezar başında sonuçta ben göremiceğim.


Ama kalanlar için bir mezarlık manevi değer olabilir ve mezarın başında dua etmek isteyebilir.

 

Bence ölen kişi değilde kalan kişiler mezarın nerde olması gerektiğine karar vermesi daha mantıklı olabilir.

 

Kısacası, kendi adıma konuşmak gerekirse, benim için çok fark etmez; dünyadaki yaptığım güzel işlerlerle anılmam... ve arkamdan hayırlı duaların yapılması benim için yeterli.

 

Talat Aksan: Ne farkeder ki toprak aynı toprak, Allah imanlı ölmeyi nasip etsin de, mevki coğrafya önemli değil, diye düşünüyorum

 

Nurten Kuzlak: Korona ortaya çıkana kadar Türkiye’yi düşünüyordum, doğduğum topraklara ananım babamın yanına ama korona çıkınca ve uçuşlar iptal olunca aileme şöyle dedim, eğer koronadan ölürsem buraya gömülmek isterim demiştim. Çünkü, çocuklarım ve torunlarım burdalar, onlara yakın olmak istedim. Allah hakkımızda hayırlısını versin İnşallah.

 

Oğuzhan Çetin: Hollandalılar şuan çoğunlukla (Telegraaf) Türklerin genellikle kendi ülkelerine gidip gömüldüğünü söylüyor ve bunun engellenmesinin gerektiğini söylüyorlar. Bunun hakkında baya bir tartışma çıktı, hatta Almere’ye müslüman mezarlığı yapıldığında ve müslümanların sınırsız gömülebildiğini duyunca Tartışma büyüdü. Çünkü kendileri sadece 10 yıl gömülebiliyorlar ve ondan sonra mezarlarını kaldırıyorlar.

 

Ertuğrul Erdoğan: Farketmez ben dünyalıyım toprakta aynı ne fark eder

 

Nihat Gümüş: Arkadaşlar tüm arş yüce yaradanın, dolayısıyla dini açıdan farketmez, fakat, diğer sebeplerden ötürü herkesin kendi bileceği bir şey zira kalan cesedimizin nerede olduğu değil ruhumuzun nereye gideceği önemi

 

Şeyda Karahan: Dirimiz burda sürünüyor, bari ölümüz vatana doysun.


Platform Dergisi/Furkan TURGUT