HOLLANDA'DA “THE SEVEN SİSTERS” FIRTINASI


  • Kayıt: 21.05.2023 15:01:14 Güncelleme: 21.05.2023 15:03:40

HOLLANDA'DA “THE SEVEN SİSTERS” FIRTINASI

CATHERINE KEYL
De Telegraaf
17 Mayıs
Tercüme: Mustafa Orhan Ertuğruloğlu

TV’lerdeki kitap programlarının ve kitap özetlerinin, “The Seven Sisters” fenomenine hiç yer vermemeleri ilginç. Bilmeyenler için söyleyeyim: Söz konusu roman serisi dünyada milyonlarca sattı. Romanı sevenlerin birbirleriyle haberleşmesi için sosyal medya grupları kuruldu. Binlerce insan aralarında kitapları değiş-tokuş ediyor. Çünkü birini okumaya başlayan, kitabı elinden bırakamıyor. Ben de kitabın hastası olduğumu burada itiraf ediyorum.

Hikaye, zengin bir adamın evlat edindiği yedi kız çocuğu ile ilgili.
Baba aniden ölünce, vasiyetine göre, kızları gelmeden cenazesi kaldırılıyor. Baba hayattayken, her kızına, doğduğu topraklara giderek köklerini araştırmaları için bazı ipuçları bırakıyor. Kızlar da babaları öldükten sonra ipuçlarına göre ayrı ayrı köklerini araştırıyor ve yaşanan maceralar da bu kitap dizisini oluşturuyor. Bazen kendinizi Rio’ da İsa’ nın devasa heykelinin karşısında buluyorsunuz; bazen de İkinci Dünya Savaşı sırasında, Norveç’te…

Pa Salt isimli zengin babanın kimliği ise binlerce sayfa boyunca bir sır olarak kalıyor. Serinin yazarı Lucinda Riley, son kitabında bu sırrı açıklayacaktı ama birkaç yıl önce hayata gözlerini yumdu. Seriyi bitirmek de yazarın oğluna düştü. Bu konuda ona pek güvenim yoktu; gel gör ki, annesini aratmadı.

Geçen hafta bu kitap serisinin sonuncusu piyasaya çıktı. Kitabı ilk alanlardan biriydim. Şu kitabı hemen bitirip gazeteye bir eleştiri yazayım, diye düşünüyordum. Fakat ne mümkün! 700 sayfalık kitabı daha bitiremedim. 200 sayfa okuduktan sonra kitabı Lucinda Riley mi yoksa oğlu Harry Whittaker mi yazdı, anlayamadım bile…

Son romanda, gizemli baba Pa Salt’ ın hayat hikayesi anlatılıyor. Tüm romanlarda, Cenevre gölündeki evinde ve yıl boyunca ücretli mürettebatın bakımını yaptığı çılgın bir yatta vaktini geçiren baba, hayata beş parasız, terk edilmiş bir çocuk olarak başlamış. Büyük bir sırrı var.
Tüm o servete nasıl konduğunu öğrenmek için bir an önce kitabı bitirmek istiyorum.

Kim demiş şimdilerde kimse kitap okumuyor, diye? Kitap, sadece Hollanda’ da 3 milyon sattı. İçinde sansasyonel gerilim unsurları olmadığı için erkekler kitap serisine pek ilgi göstermiyor. Ama hikayelerin içinde başka şeyler var: Acılarla dolu yasak veya yarım kalmış aşklar ve birbirleriyle bir arada olmalarına imkan olmayan insanlar gibi… Erkek arkadaşlarımın çoğu kitabı beğenmemişler ve bana “Kitapta ne buluyorsun?” diye soruyorlar. Ana akım basında ve TV’lerin, radyoların kitap saatlerinde bu seriye çok az yer verilmesini yadırgıyorum. Acaba daha çok kadınların ilgisini çektiği için mi? Bu da “ayrımcılığın” bir başka şekli olsa olsa gerek…

Catherine Kyle’ in bu haftaki köşe yazısı bu şekilde. Yazar, bu seriye, Yedi Kız Kardeş takımyıldızından hareketle başlamış. Bazıları Türkçe’ye de çevrildi ve Pegasus yayınlarından satışa çıktı ve Hollanda’da yok satıyor.

Stresli günler yaşıyoruz. Diyalektiğe inanan bir adamım. Türkiye’nin varması gereken yere bir şekilde varacağına inanıyorum. Dün Hollanda'da oy verme işlemi başladı. Amsterdam' da ilk tur oylaması RAI Fuar Merkezi’nde yapılmıştı. Dün, NOS ajansının geçtiği habere göre, ilk tur seçimlerinin son günü kavga çıktığı için ikinci tur için oy verme işlemi şehir dışında başka bir yere alınmış.

İçinden geçtiğimiz bu gergin günlerde, seçim havasından çıkıp biraz kafa dağıtmak için yukarıda bahsedilen kitabı okumakta fayda var gibi görünüyor...

Son kitabın adı: “Pa Salt'ın Hikayesi”

Hepinize iyi hafta sonları.