“TEMİZ BOSNA TOPRAĞINA SECDE” ETMEK


  • Kayıt: 01.08.2021 13:35:17 Güncelleme: 01.08.2021 13:35:17

“TEMİZ BOSNA TOPRAĞINA SECDE” ETMEK

Hüseyin K. Ece

Bu, Bosnalı bir komutanın savaş öykülerini anlattığı kitabın adı.

Hatırlayalım, 1463’ten 1878e kadar Osmanlı yönetiminde kalan Bosna-Hersek 2. Dünya savaşından sonra Yugoslavya Federasyonan bağlandı. Bu federasyon dağılınca Bosna 1992 yılında diğerleri gibi yapılan bir referendum ile bağımsızlığını ilan etti. Lakin ırkçı liderlerin yönettiği, Boşnakları ve Hırvatları bu bölgeden sürüp büyük Sirbistan hayalleri kuran Sırplar bunu kabul etmediler ve Sırbistanın desteği ile Bosnalılara karşı saldırıya geçtiler. Bosnalılar Hırvatların da saldırmasıyla iki ateş arasında kaldılar. Bu saldırılar bölge halkı için tam bir felakete dönüştü. Üç yıl süren saldırılarda yüzbinden fazla tamamına yakın sivil Bosnalı şehit edildi. Başta Saraybosna olmak üzere pek çok şehir bombalandı, yıkıldı. Tarihî eserler, özellikle Osmanlı eseri camiler tahrip edildi, zarar gördü. Saraybosna’da Macarlar tarafından yapılan büyük kütüphane binası yakıldı. Burada iki milyona yakın kitabın, belgenin yandığı söyleniyor.

Saraybosna üç yıl boyunca kuşatma altında tutuldu. Şehri çevreleyen tepelere yerleşen Sırp birlikleri hareket eden her şeye ateş ettiler.

Sırp saldırıları başladığı zaman Bosnalıların ordusu yoktu, silah, techizat ve benzeri savaş malzemeleri yok denecek kadar azdı. Sırpların elinde ise Yugoslavya zamanından kalma her türlü imkan vardı. Buna rağmen Bosnalılar teslim olmadılar. Aliya İzzetbegoviç yönetiminde biraraya geldiler, güçlerini birleştirdiler, direnişe başladılar. Vatanlarını kanlarının son damlasına kadar savundular. Sırpların müslümanların varlığını Avrupa da sona erdirme çabalarına engel oldular. Savaş 1995 yılında yapılan Dayton anlaşması ile sona erdi. Anlaşma her ne kadar Bosnalıların aleyhine, Sırpların lehine gözükse de, bağımsız bir devlete kavuştular. Varlıklarını bir devlet olarak sürdürme, kendi evlerinde özgürce yaşama imkanı buldular.

Savaş sırasında Sırplar tarafından, özellikle aydınlar ve seçilmiş kişilere karşı yapılan etnik temizlikler, katliamlar ve bunlara sessiz kalanların tavrı hâlâ hafızalardadır. Bunların en meşhuru ve acısı Srebrenitsa’da yapılandır. BM tarafından güvenli bölge ilan edilen bu şehrin korunması Hollandalı askerlere verilmişti. Ama maalesef silahları ellerinden alınan halkı korumayı bırakın, Sırpların katliam yapmalarına seyirci kaldılar. Hatta Hollandalı komutan ile Sırp canilerin beraber kadeh tokuşturdukları resimler basına yansımıştı. Burada sekizbin sivil Boşnak bir kaç gün için öldürüp toplu mezarlara gömüldü. Bir o kadar insanın da hâlâ kayıp olduğu söyleniyor. Ancak ne yazık ki görevini yapmayan hollandalı komutan göstermelik bir yargı ile affedildi. Hatta sonradan kendisine madalya bile verildi.

22 Mayıs 2021 Cumartesi günü Bosnalıların Hayat Tüneli adını verdikleri, bir evden Saraybosna havaalanına uzanan tünelin yirmi metrelik kısmını ziyaret etme imkanımız oldu. Bu kadarı ziyarete açıktı. Bu tünel savaş zamanında Saraybosna için nefes borusu idi. Altı ayda basit imkanlarla açılan tünelden halkın ve şehri savunanların ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmış. Bu tüneli ve ilgili belgeseli görünca Bosnanlıların ne derece fedakâr, çalışkan, azimli ve cesur olduklarını bir kat daha anladık. Adı geçen kitabı orada aldım.

Temiz Bosna Toprağına Secde. Harun Hociç’ten savaş hikâyeleri. Bosna toprağı temiz, onlar için bir vatan... Ve bu temiz toğrağa temiz alınla, samimi bir yürekle, secde edilmeye layık olana secde etmek. Bu secdenin savaş zamanında bazen şehâdetle gerçekleştiğini söylemeye gerek yok. Asker, gönüllü, sivil... niceleri bu temiz toprağa nezih bir şekilde düştü ve defnedildi. Şimdi Bosna’nın her tarafında şehitliklerde onların hatırası yaşıyor.

Yazar savaş zamanı pek çok kahramanlık gösteren bir komutan. Yaşadıklarını, hangi şartlar altında kendilerini yok etmek isteyen zalimlere karşı direndiklerini, Bosnayı savunan mücahitlerin gayret ve samimiyetlerini, fedakârlıklarını, stratejilerini, Allah’ın yardımını yaşadığı, şâhit olduğu olaylarla anlatıyor. Onun anlattığına göre;

Biço lakaplı mücahit bir seferinde tekbir getirerek kendilerine saldıran Ustaşalardan (hırvat çetelerden) bir grubun peşine düştü. Diğerleri de onu takip etti. Biço dizlerinin üstüne düşene kadar onları kovaladı. Onu yaralamışlardı. Ama ölmedi. Atılan mermi kalbinin üzerinde, gömleğinin cebinde taşıdığı Kur’an’a isabet edip orada kalmıştı. Biço Allah’ın yardımından şüphe edenlere işte bu Kur’an’a isabet eden mermiyi gösteriyordu. (s: 124)

Dileğimiz, Bosna olaylarına benzer olayların bir daha yaşanmaması, bu gibi zulüm ve mağduriyetlere sebep olanla zalimlere fırsat verilememesidir.