Bir rivayete göre; Göre Kasabası Nevşehir Subaşı (yolu ) üzerinde bulanan Göre, Göre olalı Göre mezarlığı bulunmakta. Eskiden bolca içile bilinir Su pınarları ve Göre Çayı olduğu için Mezarlığın alt kısmında geceleyecek çayırlıklar bulunmaktaydı. Benimde çocukluğum döneminde Göre mezarlığı yanında Konar göçerlerin (Çingeneler ) kaldıklarını gördüm
Bir rivayete göre ;
Göre’li vatandaşın birisi öldüğünü düşünerek, Nevşehir'den Güre'ye yaptığı yolculuk esnasında yorulur ve bir mezarlığa gidererek orada uyur. Gece yarısı Çan sesleri ile uyanır ve kafasınıkaldırır bakar. O anda beklenmeyen bu kalkıştan ürken Fincancı katırları ile ticari değeri kıymetli olan fincanlar kırılır.
Buna çok kızan fincancı katırlarının sahipleri bizim Göre’liye güzel bir sopa çekerler. Tabii ki o onda orda kalmak mümkün değildir. Eli yüzü kanlar içerisinde köyün yolunu tutar.
Mezardan geldiğini ve öldüğünü anlatan köylüye, meraklı köylüler sorarlar. Nasılsın ne var ne yok, Öbür dünyada? Diye sorarlar. Bizimkinin cevabı hazırdır.
Hiçbir şey yok, Fincancı katırlarını ürkütürsen bol dayak var “.
Gelelim yaşadığımız Hollanda'ya. Hollanda da bireysel özgürlük dedikleri bir tanım vardır. Her ne kadar tanım olarak kulağa hoş gelse de, gerçek manada pek de hoş bir durum değil. Maalesef. Burada asıl maksat, istediğimiz gibi önümüze geleni tehdit edelim, şantaj yapalım, ölümle tehdit edelim, sosyal medyadan insanlarla paylaşalım ve yayalım. yoktur.
Yok öyle bolluk. Hollanda’da onlara göre bizlerin tek istediği kin, nefret, düşmanlık ve terör eylemlerine sıcak baktığımız şeklinde. “Fikir özgürlüğü de yoktur.
Bizden istenen Yasal kurallar içinde kalarak, fikrini ve zikrini beyan edebilirsin ama yasal ve toplumsal kurallar içinde kalmak şartı ile.
Kendimiz için yapılmasını istemediğimiz davranışı, başka birileri içinde istemek ve isteyen bazı hasta ruhlar bulunmaktadır. Onun için, her birey ve politikada faal olanlar için her türlü kin, nefret, tehdit, şantaj, terör ve yaşamları sınırlayan yazılı ve sözlü eylemler suçtur ve her suçun olduğu gibi bu suçların da cezai yaptırımları vardır.
Neyin suç olup olmadığını bilmemek, işlenen cürümden muaf tutulma anlamına gelmez !,
Vatandaş olarak bilmek zorundayız/ Hollanda ‘lı olurken bile son yıllarda yemi atmadan vatandaş olamıyoruz. İşlenen suçtan sonra, ben bilmiyorum ben bir "Eşeklik yaptım" beni affedin demek belki cezai yaptırımın derecesini azaltır da ama, cezai yaptırımı ortadan kaldırmaz,
Algı ve huzursuzluk yaratan çeker cezasını
"Her kim ola, işlenen suça ortak ola, her o kişi cezasını da çeker fazlasıyla." Bu arada Türk toplumu da, “Günah Keçisi ( Zondebok ) olmasına sebep vermekte.
Her kim ise “Hollanda'da Fincancı katırlarını ürkütürse, o halde cürmünün cezasını çeker. Gelecek aylar ve yıllarda, tehdit, şantaj ve terör odaklı sözlü, yazılı ve fiili saldırıların cezalarının derece ve oranının da artması beklenmekte.
Üzerine ölü toprağı dökülmüş Hollanda da ki Türk toplumunun !..
Her kime, hangi birim, politik parti, etnik, inanç ve politik partilere olursa olsun bizler topyekûn karşı olmamız ve bunun açıktan belirtmemiz gerekli. Ne yazık ki, bir kesim Türk toplumu bu konuda suskun, puskun ve sessiz kalmakta.
Belli ki,beklenen ile, gerçekleşmeyen arasında var olan uçurumdan sonra kimlik sorunu ve krizi yaşayan bir grup Hollanda Türk ve Müslüman toplumu var.
Veya devam eden asimilasyon toplumsal olguya karşı yanlış yönlenme ve tepki vermekten kaynaklanan dışarı yansıması. Apışıp kalmak ile davranış bozukluğunun zararlı ve tehlikeli bir şizofreni hal alması
Zaman dilimi içerisinde, bizden farklı inanan, yaşayan, seçimini yapan ve beyan edenlere karsı saygı (respect ) duymasını mutlaka öğrenceyiz. Öğrenemeyen beyinlerimiz dar çerçevedeki gölcükte kaybolup gideceklerdir. Gelecek yeni umutlar ve yeni eşit haklara sahip olan “Hollanda Türk - Müslüman toplumunun hak etiği ve eşit değer mücadelesidir ( Op weg naar volwaardige Turkse gemeenschappenin Nederland ) .
Saygı ve sevgilerimle
