SEÇİM SONUÇLARI: SANDIĞI İHMAL SAĞA YARADI!


  • Kayıt: 29.04.2022 10:04:46 Güncelleme: 29.04.2022 20:31:51

SEÇİM SONUÇLARI: SANDIĞI İHMAL SAĞA YARADI!

Ali Develioğlu

16 Mart`ta bir belediye seçimlerini daha ardımızda bıraktık. Bıraktık ama, nasıl seçim öncesi çoğumuz kayıtsız kalmışsa, ardımızda bırakırken de kayıtsız kaldı! Önceki belediye seçimlerine kıyasla, dar gelirliler açısından dikkate değer olumlu bir seçim sonucu da göremedik. 

Yani seçimler yerel yönetimlerde köklü değişiklik yaratmadığı gibi, göçmen oyları,  sonucu kendi lehine değiştirecek bir varlık da yine gösteremedi!  Belediye seçim sonuçlarını yorumlarken, göçmen nüfusun yoğun yaşadığı büyük kentlere bakmalıyız kuşkusuz. Ama önce ülke genelini kısaca  özetleyelim. 

Seçime katılım ülke genelinde tarihsel bir düşüş yaşadı, ilk kez yüzde 50,3`e düştü! Bunda belediyelerin önemi konusunda zaten var olan bilgisizlik, ilgisizlik ve duyarsızlığın yanısıra, hükümetin halkı seferber etmek için yeterince çaba göstermemesi rol  oynadı. Ayrıca bıktırıcı uzun salgın önlemlerinden yeni çıkan halk tam ferahlamaya başlamışken, birden Ukrayna`da başlayan savaş tehdidine kulak vermişti. Ukrayna haberleri seçimleri gölgeledi. Tırmanan enflasyon, ayrımcılığın yükselişi ve son genel seçimlerdeki sağa kayış bu seçimlere göçmenlerin katılımını çok önemli hale getirmişti ama en düşük göçmen katılımı kanımızca bu seçimlerde oldu! Rotterdam, Amsterdam, Den Haag, Utrecht gibi en büyük kentlerde göçmen nüfus yüzde 50`nin üzerindedir! Breda, Nijmegen, Arnhem, Tilburg, Enschede gibi ikinci grup orta kentelerde ise bu oran yüzde 25 ile yüzde 40 arasındadır. Tüm Hollanda`da halkın yüzde 25`i göçmen, bunun yüzde 14 buçuğu ise AB dışı göçmendir! Ama sandıkta bunu göremedik, nerede göçmen çoksa orada katılım daha az oldu! Ve en düşük katılım Rotterdam`da gerçekleşti: yüzde 38! Den Haag`ta da çok düşüktü: yüzde 43 ! Amsterdam da öyle.. Çoğunluk nüfusun Hollandalı olduğu kentlerde, taşrada katılım hep yüzde 50`nin üzerinde seyretti.  Yani göçmenler yerli Hollandalılara oranla sandığa çok daha az ilgi gösterdi! Rotterdam ve Amsterdam belediyeleri durumun nedenleri hakkında araştırma başlattı. Yerel partilere yöneliş göçmenin lehine olmadı  Ülke genelinde oylar yerel kent partilerine kaydı! Daha doğrusu 8-10 yıl önce başlayan, ülke çapındaki partilerden yerel partilere yönelme eğilimi bu seçimlerle de devam ettiği gibi, daha da arttı. Bu gelişme halkın, uzun yıllardır hükümeti oluşturan koalisyon partilerinden hoşnutsuzluğunun giderek artmakta olduğunu gösteriyor. Bu eğilim hükümet partilerinin belediyelerdeki gücünü daralttığı için bir bakıma olumludur.  Ama diğer yandan ülke genelinde bu yerel kent partilerine dikkatle bakarsak, bazıları hariç, çoğunun sağ ya da  merkez sağ partilerden oluştuğunu, VVD gibi hükümet partileriyle benzerlik taşıdığını görüyoruz. Örneğin, Rotterdam`da en yüksek oy alan Leefbaar Rotterdam partisi, yıllar önce aşırı sağcı ve ayrımcı Pim Fortuyn`un kurduğu Leefbaar Nederland partisinin mirasından oluşmuştu. Den Haag`ta en büyük parti konumunu koruyan Groep de Mos partisi de, yıllar önce Wilders`ın ırkçı PVV`sinden ayrılmış olan Richard de Mos ve  bir zamanlar Lijst voor Pim Fortuyn partisi önde gelenlerinden Willem van der Velden tarafından kurulmuştu.  Yani halkı yoksullaştırıcı Rutte hükümetlerinden belediye seçimlerinde 8 yıldır uzaklaşan oylar, halkçı partilere yönelmek yerine, VVD ve CDA`nın rahatlıkla yönetim paylaşabildiği yerel sağ – merkez  partilere yönlendirildi. Sol ya da göçmen dostu partiler bu gelişmeden ne yazık ki yararlanamadı. 2018 seçimleri sonrası. VVD ve CDA aslında kendilerinden  pek farklı olmayan yerel partilerle belediyelerin yüzde 88`inde ortaklaşa yönetmeyi  sürdürebildi. Bu durum bu seçimlerden sonra da devam edecek.  Birleşebilen ayrımcı sağa karşılık  ufalanmış sol  FOTO 1 Sol ve merkez sola gelince; 2018`de Groen Links yükselirken , SP ve PvDA`nın küçülmüştü. Bu seçimlerde ise SP daha da küçülürken, Groen Links Amsterdam gibi bazı büyük kentlerde biraz oy kaybetti, PvDA ise bazı yerlerde yeniden yükselişe geçti. Bu partiler arasında oy alışveriş eğilimi 20 yıldır zaten görülüyor. Göçmen dostu küçük partilerden DENK,  bazı yerlerde oylarını hafifçe  arttırdı, 15 belediyede 26 meclis üyeliği kazandı.  Eskiden DENK`ten ayrılan bir grubun kurduğu Bij1 adlı yeni parti ve Volt adlı Avrupacı liberal yeni parti, çok küçük partiler olmalarına rağmen oylarını bu seçimlerde şaşırtıcı biçimde artırarak zafer kutladılar! Küçük sol parti PvDD`nin oylarında da hafif yükseliş oldu. Sağ ve merkez sağ partilerin aksine, sol  ya da ayrımcılık karşıtı partilerin bir hayli çok parçaya bölünmüş hali, ne yazık ki bu partilerin, toplamda yüksek oy aldıkları kentlerde bile koalisyon kurabilmelerini zorlaştırıyor. Bölünmüşlük ve uzlaşamamak kötü!  İrkçı veya aşırı sağ partilere gelince: Wilders`ın PVV`si yine çok az yerde belediye seçimlerine katılabildi ve önemli bir varlık gösteremedi. PVV, belediyelerdeki diğer partilerin kendisiyle ortaklığa yanaşmamasından ve ayrıca yeterince aday çıkaramamasından ötürü, belediyelerde parti olarak başarı gösteremiyor. Ancak bu demek değil ki, Wilders`ın fikirlerine yakın ayrımcı aşırı sağ zihniyet belediye seçimlerinde başarı sağlayamadı! Tam aksine o aşırı sağ  ve ayrımcı zihniyet çoğu yerel kent partisine verilen oylarda da vardır ve bu partilerin de çoğu oldukça sağ ve ayrımcı zihniyettedir. Örneğin, Rotterdam`da Leefbaar Rotterdam, Den Haag`ta Groep de Mos, Nijmegen`da Stadspartij, Deventer`da Gemeentebelang partisi ve Enschede`de Burgerbelangen Enschede gibi…  İlk kez belediye seçimlerine katılan küçük FvD, yeni toparlanan JA21 ve Christen Unie gibi aşırı sağcı ayrımcı partilerin 16 Mart`ta güçlenmelerini de  buna katarsak, ayrımcı sağ zihniyetin bu seçimlerde de yükselişini sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Sadece PVV`ye bakmak yetmez. Büyük kentlerde göçmen gücü kullanılamadı Foto 2 Belediye seçimlerinin sonuçlarının göçmenler ve dar gelirliler açısından olumlu olup olmadığını belirleyebilmek için, öncelikle göçmenlerin nüfusun yarısını oluşturduğu büyük kentlere bakmak gerektiğini yukarıda söylemiştik. Maalesef bu büyük nufus ve belediyelerde etki gücüne rağmen göçmenler sandığı ihmal ederek sonucun olumsuz olmasına yardımcı oldular. Örneğin, Rotterdam ve Den Haag`ta Türkler, Faslılar ve diğer göçmenler kitlesel biçimde katılsaydı, ayrımcılığa karşı küçük partiler ve orta partiler güçlendirilip, göçmen dostu belediye yönetimleri işbaşına getirilebilecekti kesinlikle.  Amsterdam ve Utrecht`te ise, erimeye başlayan merkez sol koalisyonlar yerine, daha güçlü, daha geniş ve daha göçmen dostu koalisyonlar başa getirilebilirdi.  Bunlar mumkündü, ama olmadı. Acil olmasına rağmen Türk ve Faslıların sandığı ihmal etmeleri, hem Hollanda politikasında son yıllardaki endişe verici gelişmenin yeterince farkında olmamalarından, hem de onları sandığa götürebilecek kadar etkili siyasal gücün olmamasından kaynaklanıyor kanımızca.  Bütün seçimlerde olduğu gibi bu defa da çok sayıda Türk veya Faslı aday,  oy çekmek amacıyla seçilemeyecek arka sıralardan aday gösterildi. Bu adaylardan kazananlar da oldu. Güzel ama ne yazık ki çeşitli partilerden Türk veya Faslı adayların, her seçimde olduğu gibi bu seçimlerde de bir miktar meclis üyeliği kazanması, sorunlarımızın çözülmesine fayda etmiyor. Asıl olan, güçlü ve ayrımcılığa karşı koalisyonların belediye yönetimlerine gelmesidir. Sadece parçayı değil, bütünü görebilmeliyiz. Enflasyonun yüzde 10`a doğru ilerlediği, kemerlerin daha da sıkılmaya başlandığı, ayrımcılığın tırmandığı ve gelen mülteciler arasında bile `iyi mülteci`, `kötü mülteci` ayrımının gündeme geldiği şu günlerin ihtiyacına cevap vermedi maalesef bu belediye seçimleri. Yani sonuçlar, aşırı olumsuz değilse de, olumlu hiç değil. Olsun! Çıkmayan candan umut kesilmez! Ders alacağız. Bundan sonrası hayırlı olsun.