UÇAN HOLLANDALI - Flying Dutchman
Edebiyatta pek çok yazar bu hikâyeye yer vermiştir. Uçan Hollandalı ismi bazılarında kaptana bazılarında ise gemiye verilen ad olarak kullanılmış. Denizcilikle ilgili efsanelerden en ünlüsü; kitaplara, Age of Empires gibi video oyunlarına, operadan tablolara korku hikayelerinden sinemaya, André Rieu’nun müzik eserlerine kadar pek çok sanat eserine ilham veren"Uçan Hollandalı"...Wagner’in Opera prömiyeri 2 Ocak 1843 Semper Oper, Dresden'de yapılmış ve bu sahnelemede orkestra şefi görevini de Richard Wagner yüklenmiştir. Türkiye'de 1961'de Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin Ankara Opera Sahnesi'nde ilk defa sahnelenmiştir.
1- EFSANEYE GŌRE
Amsterdam'dan Doğu Hint Adaları'na doğru sefere çıkan geminin kaptanı Van der Decken, Hollanda'ya dönüş sırasında mola vermek için Ümit Burnu'na yönelir. Fakat bu sırada gökyüzündeki fırtına bulutlarını farketmezler. Bölge kayalık olduğu için, fırtınanın çıkmasıyla gemi kayalara çarpar ve alabora olur. Artık ölüme iyice yaklaşan kaptan Van der Decken'in son sözü ise şudur: "Kıyamete kadar sürse de, Ümit Burnu'na geri döneceğim" Rivayete göre geminin efsanesi, 1641 yılında batmasıyla başlıyor. Gemi batmıştır; ancak kulaktan kulağa nesiller boyu dolaşacak bir hikaye doğmuştur. Van der Decken ve hayalet gemisi artık lanetlenmiş ve hiçbir limana demirlemeden sonsuza kadar okyanuslarda kalmaya mahkum olmuştur. Bölgedeki insanlar ve pek çok denizci Ümit Burnu'nda ne zaman fırtına çıksa bu gemiyi gördüklerini iddia etmiş ve efsaneyi yaşatmışlardır...
2- EFSANEYE GŌRE
17. yüzyılda yaşamış Hollandalı Kaptan Willem van der Decken. Şeytanla anlaşma yaparak Tanrı’nın yaratmış olduğu doğal afetleri hiçe sayar. Tanrı bu karşı koymayı cezasız bırakmaz ve onu sonsuza dek karaya ayak basmadan rotası belli olmayan açık denizlerde dalgalarla boğuşmaya mahkûm eder.
3- EFSANEYE GŌRE
Uçan Hollandalı kaptanlığını Bernard Fokke’nin yaptığı yine 17. yüzyılda Hint Okyanusu’nun zenginliklerini Hollanda’ya taşıyan ve Amsterdam-Jakarta arasını, şimdiki teknolojiyle 90 günde alınabilecek yolu, o zamanın koşullarıyla kat etmesiyle bu lakabı almış bir denizciymiş.Afrika’nın uç noktası olan, hırçın denizi, kayalıkları ve akıntılarıyla denizciler arasında “Şeytanın Evi” olarak anılan Ümit Burnu’nda yok olmuşlar.
4- EFSANEYE GŌRE
Uçan Hollandalı Efsanesine göre aslında Uçan Hollandalı, bilinenin aksine geminin ismi değil Kaptana verilen lakaptır. Van Der Decken isimli Hollandalı Kaptan, Avrupa'dan sömürge ülkeleri arasında yapılan ticaret döneminde, sömürge ülkeleri ve Avrupa arasında seferler düzenlemekteydi. Van Der Decken Avrupa'dan gemisiyle yola çıkıp Güney Afrika'nın ve Afrika kıtasının en uç noktası olan Ümit burnunu geçeceği sırada korkunç bir fırtınaya yakalanır. Gemi içerisindeki tayfalar, ne kadar kurtulmaya çalışsalar da gemi fırtınanın içerisine sürüklenmeye başlar. Kaptan Decken, fırtınanın içerisinden Ümit Burnunu geçerek korunaklı bir koya ilerlemek ister. Gemisinin tüm çabalamalara rağmen fırtınanın içerisine gittiğini ve ölüme doğru ilerlediğini gören Kaptan Van Der Decken ölümün yaklaştığını biliyordur.
5- EFSANEYE GŌRE
Fırtına çıktığını gören mürettebat, Ümit Burnuna daha korunaklı bir koya doğru ilerlemek için Kaptana istekte bulunur. Kaptan ise o anda sarhoştur ve çok sinirlidir. Ne olursa olsun bugün Ümit Burnunu geçeceğim diye bağırır ve yüksek sesle, argo kelimeler kullanarak şarkı söylemeye başlar. Mürettebat sarhoş kaptanı ne kadar uğraşsa da kararından vazgeçilemez ve gemi fırtınaya doğru sürüklenmeye devam eder. Bu sırada kaptana karşı gelen mürettebat, gemide isyan çıkarır ve Kaptan güvertede vurularak denize atılır. Ardından denizde garip şekillerin görüldüğü ve Uçan Hollandalı'nın lanetlendiği efsanelere konu olur.
Opera
Wagner'in bu operada işlediği ana tema aşk ile insanların kendilerini kurtarabilmeleri hakkındadır.
Uçan Hollandalı (opera) (orijinal Almanca adı: Der fliegende Holländer) liberetto ve müzik bestesi Richard Wagner tarafından hazırlanmış üç perdelik bir operadır. Liberetto Richard Wagner tarafından, Heinrich Heine'nin 1834 tarihli eski bir efsanenin hiciv nitelikli olarak yeniden söylemesinden uyarlanmıştır. Uçan Hollandalı efsane hikâyesi kıyamet gününe kadar ilahi güçler tarafından denizlerde yelkenli gemi kullanmaya mahkûm edilmiş olan bir Hollandalı gemi kaptanı hakkındadır.
Norveç asıllı yelkenli gemisiyle kendi ana limanına dönme seferini yapmakta iken, Kaptan Daland fırtına dolayısıyla sığınacak korunaklı bir koyda barınmaktadır. Gemiyi dumencinin nöbetine bırakarak kendisi ve nöbette olmayan tayfalar güverteden ayrılmışlardır.
Dümenci uykuya dalar. Geminin cok gerisinden diger bir yelkenli gemi hayalet gibi ortaya çıkar. Yüksek dalgalar tarafından Daland'ın gemisine bordalanır ve borda demirleri ile iki gemi birbirlerine bağlanır. Görünmeyen tayfalar yelkenleri sararlar. Hep siyah giysiler giymis yuzunun etrafı kalın siyah sakallı ve gayet soluk simalı yabancı kaptan karaya çıkar. Kötü şansına sızlanır. (Yabancı kaptan: "Zaman geldi ve tekrar yedi yıl geçti.") Verdiği kutsal andına uymadığı için, hayalet geminin hayalet Yabancı kaptanı, ilahi güçler tarafından lanetlenmiş ve denizlerde ebediyete kadar seyahat etmeye mahkûm edilmiştir. Bir melek kendini bu lanetlemeden nasıl kurabileceğini kendine bildirmiştir. Her yedi yıl bitmez seyahatinden sonra yüksek dalgalar kendini sahile atacaklardır; bu sırada kendini hiç aldatmıyacak bir kadın bulup onunla evlenebilirse lanetlemenin uygulaması sona erecektir.
Daland yabancı kaptanı ziyaret eder. Yabancı Daland'ın Senta adında evlenmemiş genç bir kızı olduğunu öğrenmiştir; onunla evlenmeyi istediğini bildirir ve karşılık olarak Daland'ya hazine vermeyi teklif eder. Yabancı'nın altın hazine teklifi ile inandırılan Daland kızı için bu evlenme teklifini kabul eder. Birden elverişli bir güney rüzgarı çıkar ve Daland'ın tayfaları sevinçle dümenci ve koro şarkısını tekrar ederler. Bu rüzgar sayesinde her iki gemi de yelken açıp barınak limandan ayrılır.
Daland'in evinde bir grup genç kız hem yün iplik eğirmekte hem de şarkı söylemektedirler. (Koro: "İplik eğir, iplik eğir, güzel kiz") Daland'in kızı Senta odanın duvarında asılı olan Uçan Hollandalı efsanesinin resmine bakmakta ve onu kurtarma hayalleri kurmaktadır. Dadısının isteklerinin aksine olarak Hollandalı'nın hikâyesini anlatan şarkıyı (Hollandalı leit motifine göre bestelenmiş bir balladı) arkadaşlarına şarkıyla anlatır. Nasıl onun ant içmesini Şeytan'in duyduğunu ve bu andına uymaması halinde onun Şeytanin emirlerine uyması gerektiğini açıklar. Senta sadakati ile hayalet Hollandalı'yi lanetten kurtarabileceğini herkese bildirir.
Senta'nin eski erkek arkadaşı olan avcı Erik gelir ve Senta'nın dediklerini duyar. Diğer kızlar ayrılırlar. Senta'yı hala seven Erik kızı uyarmaya çalışır. Daland'ın denizden çok gizemli bir yabancı ile döndüğünü ve yabancının Senta'yla birlikte ayrılıp gittiğini rüyasında gördüğünü ona hikâye eder. Genç kız bunu sevinçle dinlemiştir ve Erik umutsuzlukla oradan ayrılır.
Daland denizden yabancı ile birlikte gelir. Yabancı ve Senta birbirlerine hiç sessizce bakakalmışlardır. Kızı Daland'ın orada bulunduğundan sanki habersizdir. Daland yabancı misafiri kızının nişanlısı olarak tanıtınca bile kız babasına aldırmaz. Perdenin sonundaki Yabancı kaptan ve Senta ikili şarkısıyla; Senta ölümüne kadar yabancıya sadık kalacağına ant içer.
Sonra o akşam için Daland'ın tayfaları, acayip gemideki tayfalarına birlikte eğlenmeleri için Daland'in gemisine gelmeleri için davet gönderirler; fakat bu davet beyhudedir davete hiç kimse gelmez. Kızlar davetten ayrılırlar. Yabancı'nın yelkenli gemisinde hayalet şekilde tayfaların çalıştıkları görülür. Daland'ın tayfaları da korkup ayrılırlar.
Senta gelir ve arkasından Erik onu takip eder. Erik Senta'ya eskiden kendini sevdiğini ve kendine bağlılık için yemin verdiğini ve bundan ayrılmasından kendine çok üzüntü çektirdiğini hatırlatır. Bu konuşmalara kulak olan Yabancı kaptan bu lafları duyunca çok büyük bir yesise düşer ve kendisinin artık ebediyete kadar denizlerde hayalet gemisiyle yüzüp kaybolacağını birden kabullenir. Yabancı tayfaları çağırır ve Senta'ya kendinin nasıl lanetlendiğini anlatır. Kendinin lanetli bir kişi olduğunu ve efsanevi Uçan Hollandalı'nın kendisi olduğunu ifşa eder. Böylece Daland ve Daland'ın tayfalarını şaşkınlık ve dehşet içinde bırakarak, gemisiyle yeniden ebediyen denizlere açılmak üzere rıhtımdan ayrılır.
Uçan Hollandalı kaptan gemisiyle ayrılır ayrılmaz, Senta rıhtıma yetişir. Kendinin Yabancı kaptana ölünceye kadar sadık kalacağını tekrar açıklayarak kendini denize atar. Bu Uçan Hollandalı'yı lanetlemeden kurtaran hareket olmuştur. Hayelet gemi ufuktan kaybolur. Senta ve Uçan Hollandalı'nın birlikte semaya çıktıkları görülür
Flying Dutchman – Araştırma ve Kaynaklar
Davy Jones ise edebiyatta ilk kez 1726'da Daniel Defoe'nun Four Years Voyages of Capt. George Roberts eserinde, ilk karakter tanımıysa 1751'de yayımlanan Tobias Smollett'in The Adventures of Peregrine Pickle eserinde yer almıştır. (Bu tanımda Davy Jones, alev nefesli, boynuzlu, kurbağa başlı bir canavar olarak tanımlanmıştır.) Washington Irving Adventures of the Black Fisherman, Herman Melville Moby Dick ve Charles Dickens Bleak House isimli eserlerinde Davy Jones'a göndermeler yapmışlardır.Hikayeye inanan onlarca denizci Ümit Burnunu ziyaret edip fırtınalı günlerde gemiyi gördüklerini iddia ederler. Denizcilerin sözlerine göre uçan bir gemidir. Fakat günümüzde bu geminin sadece bir tür serap olduğu bilimsel kanıtlarla ispatlanmıştır.
Atalay Kızılay
Kaynak:Vikipedi/ Wikipedia/Denizcilik Tarihi/Haberler/Kitaplar/Opera/Imbd/Ansiklopedi