Hollanda’da Olasılıkla 29 Ekim 2025’te Düzenlenmesi Beklenen Temsilciler Meclisi Seçimlerinde Stratejik Oy (Strategisch Stemmen) Kullanmak Nedir?
Hollanda Yüksek Seçim Kurulu (www.kiesraad.nl), yaklaşık 13 milyon 500 bin Hollandalı seçmenin, 29 Ekim 2025 Çarşamba günü (Cumhuriyet Bayramı) yapılması beklenen erken Temsilciler Meclisi seçimlerinde (De Vervroegde Tweede Kamerverkiezingen) oy kullanabileceğini duyurdu. Bu seçimde, Hollanda halkı yeniden 150 kişilik Temsilciler Meclisi üyelerini belirleyecek.
Bilinmezlerle dolu bu yolda “stratejik oy kullanmak” ne anlama gelir?
Seçmen olarak, bir hedefe ulaşmak amacıyla en çok tercih ettiğim partiden başka bir partiye oy verirsem, bu davranış "stratejik oy verme" olarak tanımlanır.
Her seçimde tekrar tekrar sahnelenen bir tiyatro mu?
Hollanda’da her seçimde olduğu gibi, bu seçimde de son günlere girilirken, seçmeni iki seçenek arasında tercih yapmaya zorlayan bir tiyatro, yani siyasi bir gösteri yeniden sahneye konmuş durumda.
Her yönüyle rüzgârı arkasına almış; belirli bir zümrenin temsilcisi olan, yerli ve milli sermaye ile barışık, yurtdışında Hollanda’nın çıkarlarını temsil eden ve aşırı sağ denemelerden (politiek experiment) umduğunu bulamayan Hollanda halkı, yeniden sosyal-liberal bir koalisyon arayışına girmiş durumda.
Liberal ve neoliberal çizgideki VVD, Hristiyan demokratları temsil eden CDA, sosyal devleti ve işçi sınıfını temsil eden PvdA ile eğitimli kesimlerin ve aydınların partisi olan liberal D66’dan oluşacak, bilinen ve güvenilen bir yeni hükümet modeli yönünde kamuoyunda yeni yeni eğilimler oluşmakta.
İşverenler, tüccarlar ve yüksek gelirli bürokratlar, Hollanda’nın iktisadi ve ticari çıkarlarını savunacak bir hükümet lideri görmek istiyor.
“Ne varlığına sevinirim ne yokluğuna yerinirim” diyen Hollanda toplumunun bir kesiminin desteğini kaybetmekte olan, artık modası geçmeye başlayan İslam, mülteci ve göç karşıtı politikaları ile bilinen PVV’nin oy kaybetmesi bekleniyor.
Koalisyon ortağı olmayan PVV’ye verilen oyların "boşa giden oy" (verloren stem) olarak değerlendirilmesi ve kamuoyunun bu yönde şekillendirilmesiyle, PVV’nin büyük oy kaybına uğrayacağı öngörülüyor.
Tabii ki, bu yarışta seçmen, Hollanda’nın cebindeki euro centine zarar vermeyecek; kendi geleceğini garanti altına alacak bir tercihte bulunacaktır.
Öte yandan, ABD, AB ve NATO’ya bağlılığını defalarca ispatlamış olan geçmiş Hollanda yönetimleri, NATO Genel Sekreterliği gibi görevlerle ödüllendirilmişti. 14 yıl boyunca Hollanda politikasında etkili ve yetkili bir rol oynayan Mark Rutte buna örnek olarak gösterilebilir.
Peki, biz Türk göçmenlerine gelince…
Her ne kadar belirli kesimlerin temsilcisi gibi görünen, sembolik anlam taşıyan politik kararlarla öne çıkan ve Türklerin iktisadi kalkınmasına somut katkısı olmayan bir politik yapıya oy vermemizi isteyenlerin kısmen başarılı oldukları söylenebilir.
Her ne kadar politik güç açısından belirleyici olmasa da, Hollanda’da belirli bir İslami ve göçmen topluluğu temsil eden (Verzuiling anlayışıyla) DENK partisi, mevcut sosyal demokratları ötekileştirerek PvdA–GL (Timmermans) bloğuna gidecek oyları kendisine çekebileceğini düşünse de, PvdA, GL, D66 ve SP gibi sosyal demokrat partilere verilen oyların büyük kısmı bu partiler arasında dağılacaktır.
Koalisyon ortağı olabilmek için DENK’in Temsilciler Meclisi’nde en az 5 sandalye kazanması gerekir ki, bu “stratejik oy kullanımı yarışında” çok da kolay görünmemektedir.
Bizim buğday taneleri gibi dağılan, etkisiz başaklarımızdan 29 Ekim seçimleri sonrasında büyük bir beklenti içinde olmadığımı açıkça söyleyebilirim.
Şimdiden tüm katılımcılara başarılar dilerim.
Saygılarımla,
Nejat Sucu