Yalnızlığın Sessiz Çığlığı, Amsterdam’da Bir Adamın İki Yıllık Unutuluşu


  • Kayıt: 28.10.2024 07:40:58 Güncelleme: 28.10.2024 18:34:54

Yalnızlığın Sessiz Çığlığı, Amsterdam’da Bir Adamın İki Yıllık Unutuluşu

Ebubekir TURGUT

Hollanda’nın kalbi Amsterdam, büyüklüğü ve kozmopolit yapısıyla ünlü bir şehir. Ancak, bu görkemin ardında saklanan başka bir gerçek var: Yalnızlık. Amsterdam-Zuidoost’taki Berthold Brechtstraat’ta bir apartman dairesinde iki yıl boyunca fark edilmeden ölü kalan bir adamın cesedinin bulunması, bu şehrin yalnızlığı üzerine düşündürücü bir tablo çiziyor. Polisin olayda suç unsuru bulamaması, bu trajedinin sessiz bir toplumsal çürümenin göstergesi olduğunu gözler önüne seriyor.

Faturalar Düzenli Ödenirken İnsanlar Kayboluyor

Amsterdam’da bulunan bu adamın durumu, ilk bakışta bireysel bir trajedi gibi görünebilir. Ancak bu olay, Hollanda’da yalnızlık sorununun ne kadar derin olduğunu ve bu sorunun göçmen topluluklar üzerindeki etkilerini gösteriyor. Komşuların, adamı uzun süredir görmediklerini 2023’ün başında konut şirketi Eigen Haard’a bildirmeleri, bu yalnızlığın fark edilişine bir ipucu sunuyor. Ancak kira ödemelerinin otomatik olarak yapılması, bu kayboluşu kimsenin fark etmemesine neden olmuş.

Venserpolder’de Yalnızlık Vakaları

Amsterdam-Zuidoost’taki Venserpolder mahallesinde yaşanan bu trajedi, yalnızlığın bu bölgede ne kadar derin kökler saldığını gözler önüne seriyor. Sadece bu olay değil, Aralık 2023’te benzer bir durumun yaşanması, bu mahalledeki sosyal bağların ne kadar zayıf olduğunu düşündürüyor. Holendrecht mahallesinde 2022 yılında bulunan Ganalı David Wireku’nun cesedi, yine bu kopmuş bağların bir ürünü. Her iki vakada da ortak olan, yalnız ve geri çekilmiş bir yaşam tarzı.

Göçmenlerin Yalnızlığı

Bu trajik olaylar, göçmen topluluklarının maruz kaldığı yalnızlık sorununu daha da belirgin hale getiriyor. Hollanda Merkezi Araştırma ve İstatistik Bürosu’nun (CBS) verilerine göre, yurtdışında doğan göçmenlerin kendilerini aşırı derecede yalnız hissetme oranı, Hollandalılara kıyasla %9 daha fazla. Bu veriler, aslında toplumsal bir sorunun ne kadar ciddileştiğini gösteriyor. Göçmenlerin yalnızlık oranının %20’ye ulaşması, bu toplumların topluma entegre olma konusunda ne kadar büyük zorluklar yaşadığını da ifade ediyor. Özellikle fakir ve ailesiz Türk göçmenler için bu yalnızlık daha da derin bir hal alıyor.

Toplum İçin Sessiz Bir Çığlık,Göçmen Yalnızlığı ve Çözüm Arayışları

Göçmenlerin yalnızlığı sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda toplumsal bir sessiz çığlık. Özellikle fakir Türk göçmenler için yalnızlık, gönüllü etkinliklere katılamama, sosyal izolasyon ve ekonomik zorluklarla birleştiğinde, içinden çıkılması zor bir döngü haline geliyor. Göçmenler, dil bariyerleri ve kültürel farklılıklar nedeniyle sosyal çevreler oluşturmakta zorluk çekerken, bu yalnızlık onları daha da izole bir hayata mahkûm ediyor.

Toplumsal Bağları Güçlendirmek

Bu olaylar, sadece bireylerin değil, toplumun da sorumluluklarını gözden geçirmesi gerektiğini hatırlatıyor. Eigen Haard’ın mahalle eylem ekibi ile iş birliği yaparak yalnızlığı önlemeye yönelik çabaları, iyi bir başlangıç olsa da, daha fazla sosyal sorumluluk gerektiriyor. Toplumsal bağların güçlendirilmesi, gönüllü etkinliklerin teşvik edilmesi ve ekonomik açıdan zorluk çeken göçmenlere yönelik destek programlarının oluşturulması, bu sessiz trajedilerin önlenmesinde önemli bir rol oynayabilir.

Bu olaylar, Hollanda gibi refah seviyesi yüksek bir ülkede bile yalnızlığın nasıl ölümcül sonuçlar doğurabileceğini ve göçmen topluluklarının bu soruna karşı nasıl savunmasız kaldığını bir kez daha hatırlatıyor. Göçmenler için yalnızlığın sıradan bir hissiyat olmaktan çıkıp, ölümcül bir kapan haline gelmemesi adına, toplum olarak birbirimize biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor.