Hollanda’da Ayrımcılık Şikâyetleri Rekor Kırdı: Sertleşen Dil ve Toplumsal Kutuplaşma Derinleşiyor


  • Kayıt: 28.04.2025 10:51:22 Güncelleme: 28.04.2025 10:51:22

Hollanda’da Ayrımcılık Şikâyetleri Rekor Kırdı: Sertleşen Dil ve Toplumsal Kutuplaşma Derinleşiyor

Hollanda, 2024 yılı itibarıyla ayrımcılık şikâyetlerinde son beş yılın en yüksek seviyesini gördü. Resmi verilere göre, polis ve kamu kurumlarına yapılan bildirimlerdeki artış, sadece toplumdaki kutuplaşmanın derinleştiğini değil, aynı zamanda toplumda giderek normalleşen bir ayrımcılık dilini de gözler önüne seriyor. Ülkenin önde gelen şikâyet platformu Discriminatie.nl’ye 2024 yılı boyunca yapılan başvurular, geçen yıla kıyasla iki kat artarak 15.000’e yaklaştı. Bu veriler, sadece resmi kayıtlara yansıyan vakaları kapsarken, gerçekte yaşanan ayrımcılığın boyutu ise belirsizliğini koruyor.

Raporun Çarpıcı Verileri

2024 Ayrımcılık İstatistikleri Raporu, toplumda artan ayrımcılığın boyutlarını net bir şekilde ortaya koyuyor:

Köken veya milliyet temelli ayrımcılık, tüm şikâyetlerin %45’ini oluşturuyor. Bu oran, cinsel yönelim (%29) ve Yahudi karşıtlığı (%9) gibi diğer ayrımcılık türlerinin önünde yer alıyor.

Siyasetçi ve medya figürlerinin tartışmalı açıklamaları, şikâyetleri tetikleyen başlıca nedenler arasında sıralanıyor. Örneğin, popüler bir TV programında siyasetçi Habtamu de Hoop’un etnik kökenine yönelik yapılan “Friz değil” yorumu, 1.000’den fazla resmi başvuruya yol açtı.

COVID-19 dönemi, toplumsal gerilimleri arttıran bir başka faktör olarak öne çıkıyor. Eski Sağlık Bakanı Hugo de Jonge’nin 2020-2022 yılları arasında uyguladığı aşı kampanyaları ve erişim belgeleri gibi politikalar, 5.000’den fazla kişi tarafından ayrımcılık iddiasıyla rapor edildi.

Buzdağının Görünmeyen Yüzü

Hollanda İstatistik Kurumu (CBS), her 10 vakadan yalnızca 1’inin resmi makamlara bildirildiğini açıkladı. Bu, toplumda ayrımcılığın ne kadar yaygın olduğunu ve rapor edilen verilerin aslında gerçek durumu yansıtmadığını gösteriyor. Diğer kurumlardaki artışlar ise şu şekilde:

Polise yapılan şikâyetler bir önceki yılın 8.990’dan 9.613’e yükseldi.

Çevrimiçi platform Meld.OnlineDiscriminatie.nl’deki başvurular ise %50 artarak 718’e çıktı.

Ancak Çocuk Ombudsmanlığı’na yapılan başvurular değişmedi (19).

Bu veriler, ayrımcılığın toplumsal bir sorun olmaktan çok daha fazlası olduğunu, derin kökleri olan bir kriz halini aldığını gözler önüne seriyor.

Uzmanlar: “Sertleşen Siyasi Dil Toplumu Zehirliyor”

Groningen Bölge Müdürü Frank Smilda, ayrımcılıkla ilgili bu artışın yalnızca tanınırlığın artmasına bağlanamayacağını vurguluyor. Siyasetçilerin kullandığı ayrıştırıcı dil ve toplumda yaygınlaşan sertleşmiş söylemler, insanların daha kırılgan hale gelmesine neden oluyor. Smilda, bu durumu şöyle ifade ediyor:

“Şikâyetlerdeki bu yükseliş, yalnızca tanınırlık artışıyla açıklanamaz. Siyasetçilerin kullandığı ayrıştırıcı dil, gündelik iletişimdeki kabalaşma ve sosyal medyada yayılan nefret söylemi, insanları daha hassas hale getiriyor. Bu, bir ‘normalleşme’ sorunu.”

Uzmanlar, toplumsal kutuplaşmanın hızla normalleşmesinin, bireylerin zihinsel ve duygusal sağlığını tehdit eden bir durum yarattığına dikkat çekiyor. Gündelik dilin sertleşmesi, ayrımcılığın toplumsal yapıda daha kalıcı ve geniş bir şekilde yerleşmesine zemin hazırlıyor.

Tanınırlık Artışı mı, Yoksa Sistemik Bir Kriz mi?

Rapor, Discriminatie.nl platformunun bilinirliğinin artmasını, şikâyetlerdeki yükselişin olası nedenlerinden biri olarak gösteriyor. Ancak veriler, toplumsal tansiyonun artmasına yol açan başka dinamikleri de işaret ediyor:

Ekonomik belirsizlik ve göçmen nüfustaki artış, toplumsal önyargıları besleyerek ayrımcılığın yayılmasına neden oluyor.

Polarize siyasi söylemler, özellikle sosyal medyada nefreti körüklüyor ve toplumu daha kutuplaşmış bir hale getiriyor.

COVID-19 sonrası dönemde, “öteki” algısının güçlenmesi, ayrımcılığı daha da tetikliyor.

Bu dinamikler, Hollanda’da sadece bireysel şikâyetlerin değil, toplumsal yapının da ne denli zarar gördüğünü gösteriyor.

Rakamların Ötesinde Bir Mücadele

Hollanda’nın ayrımcılıkla mücadelede attığı adımlar, özellikle yasal düzenlemeler ve farkındalık kampanyaları, hala toplumsal dönüşüm için yeterli olmaktan uzak. Uzmanlar, yalnızca şikâyet mekanizmalarını güçlendirmenin değil, toplumun genel kültürünü dönüştürecek bir yaklaşımın şart olduğuna dikkat çekiyor. Eğitimden medyaya kadar tüm alanlarda bir kültür değişiminin sağlanması, ayrımcılıkla mücadelede kalıcı bir çözüm sunabilir.

Not: Veriler, yalnızca resmi kayıtlara yansıyan vakaları kapsıyor. Gerçekte yaşanan ayrımcılık, rapor edilenin çok üzerinde. Toplumdaki güven kaybı ve iletişim krizi, çözümü daha da acil kılıyor.