Wilders’in Seçim Programı: İslam ve Göçmen Karşıtlığı Üzerine Kurulu Bir Siyaset
Hollanda siyasetinde yıllardır tartışmaların merkezinde yer alan Geert Wilders ve partisi PVV, yeni seçim programıyla yeniden gündemde. Programın hemen her satırı, göç ve özellikle de iltica karşıtlığı üzerine inşa edilmiş durumda.
Wilders’in sık sık sosyal medyada tekrarladığı “Hollanda doldu, taştı, bomboş değil, bomdoldu” sözleri, bu kez seçim programının giriş cümlesine dönüşmüş. İklim ve enerji politikaları ise küçümseyici bir dille hedef alınmış: “Isı pompaları, güneş panelleri, rüzgâr türbinleri… Elektrik şebekesi bu çılgınlığı kaldıramaz.”
En Çarpıcı Vaat: Asıl Durdurma
Programda en çok öne çıkan başlık, ilticanın tamamen durdurulması. Wilders, özellikle Belçika ve Almanya üzerinden gelen sığınmacıların kabul edilmemesi gerektiğini savunuyor. Ona göre bu ülkeler “güvenli” ve dolayısıyla Hollanda’ya ulaşanların sığınma talebi geçersiz. Sınırların orduyla korunması, kameralar ve dronlarla gözetlenmesi de vaatler arasında. Suriyeli mültecilerin ise “Suriye’ye ya da başka bir Arap ülkesine geri gönderilmesi” gerektiği dile getiriliyor.
“İslam ve Özgürlük Bir Arada Olamaz”
PVV’nin programında, İslam karşıtlığı bir kez daha merkezde. Wilders, “İslam ve özgürlük birlikte yaşayamaz” söylemini yineliyor. Daha önceki programlarda yer alan Kur’an yasağı ve camilerin kapatılması önerisi bu kez yer almıyor. Ancak İslam okullarının kapatılması programda net bir şekilde vurgulanıyor. Bunun yanında, çifte vatandaşlık da hedefte; Wilders’e göre bu “çifte sadakat” yaratıyor.
Sığınmacı Merkezleri ve Yabancıların Geleceği
Parti, aile birleşiminin sonlandırılmasını, yeni sığınmacı merkezlerinin açılmamasını ve mevcutların kapatılmasını planlıyor. Ayrıca suç işleyen yabancıların derhal sınır dışı edilmesi de vaatler arasında. Tüm bu maddeler, Wilders’in daha önce açıkladığı on maddelik planın genişletilmiş versiyonu gibi görünüyor.
Ekonomi ve Sağlık Vaatleri
İklim politikaları, gelişmekte olan ülkelere yardımlar ve Ukrayna’ya destek, PVV’nin hedef tahtasında. Wilders, bu kalemleri iptal ederek milyarlarca euroyu serbest bırakabileceğini iddia ediyor. Bu paranın, vatandaşlara daha fazla alım gücü olarak döneceğini öne sürüyor. Öne çıkan vaatlerden biri, sağlık sisteminde katılım payının (eigen risico) tamamen kaldırılması ve diş tedavisinin temel pakete dahil edilmesi. Ancak bu planın yıllık maliyetinin 6 milyar euroyu bulacağı hesaplanıyor.
Sessizce Çıkarılan Maddeler
Dikkat çeken bir diğer nokta, PVV’nin bu kez programını daha “yumuşatılmış” bir şekilde sunması. Daha önce tartışmalara neden olan Kur’an ve cami yasağı ya da “jihad sempatizanlarının yargısız tutuklanması” gibi öneriler metinde yer almıyor. Ancak bu maddelerin, Wilders’in siyasi taktik gereği “buzdolabına kaldırdığı” ve yeniden gündeme gelebileceği yorumları yapılıyor.
Hedef: Kutuplaştırıcı Bir Seçim Kampanyası
Wilders’in yeni seçim programı, Hollanda’da siyasetin tansiyonunu yükseltecek gibi görünüyor. Göçmen ve İslam karşıtı söylemler, seçmenlerin bir kısmına hitap ederken, diğer kesimlerde büyük tepki topluyor.
Öte yandan, PVV’nin ekonomik vaatlerinin mali boyutu hâlâ belirsiz. Parti, her zamanki gibi programını Merkezi Planlama Bürosu’na (CPB) hesaplatmayı reddetti. Bu da, vaatlerin ne ölçüde uygulanabilir olduğu konusunda büyük bir soru işareti bırakıyor.
Kısacası, PVV’nin seçim programı bir yandan sert ve kışkırtıcı söylemleriyle dikkat çekerken, diğer yandan da klasik Wilders stratejisini tekrarlıyor: kutuplaştırmak, gündemi belirlemek ve tartışmanın merkezinde kalmak.