Bankacılıkta Ayrımcılık ve “Güvenlik” Maskesi


  • Kayıt: 06.09.2025 22:39:09 Güncelleme: 06.09.2025 22:39:09

Bankacılıkta Ayrımcılık ve “Güvenlik” Maskesi

Absürt sorular, sistematik güvensizlik

Ebubekir TURGUT

Hollanda’da bankacılık sistemi, “kara para aklama ve terör finansmanı ile mücadele” bahanesiyle Müslüman müşterileri hedef alıyor. Wwft (Kara Para Aklamanın ve Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Yasası) kapsamındaki uygulamalar, giderek daha fazla ayrımcılığa hizmet eden bir mekanizma hâline geldi.

Follow the Money’nin araştırmasına göre ING, Rabobank ve ABN Amro gibi bankalar müşterilerine “Hiç Hamas’a olumlu baktınız mı?” gibi sorular yöneltebiliyor. Finansal davranışla ilgisi olmayan bu sorular, özellikle Müslümanların ve Filistin aktivistlerinin sistematik biçimde şüpheli görülmesine yol açıyor. Ramazan ayında yapılan bağışlar, İslami kitap siparişleri ya da Pakistan kökenli bir soyadı bile şüpheli işlem gerekçesi sayılabiliyor.

Günlük hayat risk kategorisi

2017’de sızdırılan Rabobank belgeleri, bankaların “kırmızı bayrak” kriterlerini ortaya koydu: Türkiye’ye seyahat, dini kurumlara bağış, İslami kıyafet satın almak gibi günlük hayatın doğal pratikleri “potansiyel risk” olarak sınıflandırılmıştı.

Benzer şekilde, Hollanda İnsan Hakları Kurumu (NIHR) 2024 yılında ING’in müşteri taramalarında ayrımcılık yaptığını resmen tespit etti. ING, Hollanda’ya özgü olmayan isimler taşıyan müşterilerin işlemlerini gerekçesiz şüpheli bularak hesaplarını kapatmış veya kısıtlamıştı.

Bu vakaların daha çarpıcı yanı, bankaların topladıkları bilgileri yalnızca devlet kurumlarıyla değil, finansal gözetimin şeffaflıktan uzak bir biçimde, siyasi etkisi olan kuruluşların erişimine açıldığını gösteriyor.

Müslümanların bağışları, dini tercihleri veya siyasi duruşları, güvenlik gerekçesi adı altında üçüncü taraflara aktarılıyor. Bu, yalnızca mahremiyetin ihlali değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ilkesine ağır bir darbe.

Hukuk devleti sınavı

Bankalar, Hollanda’da günlük yaşamın merkezinde. Hesabı kapatılan bir kişinin kira ödemesi, faturaları ya da temel ihtiyaçları bile aksıyor. Bu nedenle bankacılık hizmetlerinden mahrum bırakılmak, fiilen toplumsal dışlanma anlamına geliyor.

Hukuk devletinde insanlar kimlikleriyle değil, eylemleriyle yargılanır. Oysa bugün Müslüman olmak, Ramazan’da bağış yapmak ya da Filistin’e destek vermek, şüpheli damgası için yeterli.

Çözüm arayışı

Bankacılıkta şeffaflık ve hesap verebilirlik zorunlu hâle gelmeli.

  • Müşteriler, neden “şüpheli” listesine alındıklarını öğrenebilmeli ve itiraz hakkına sahip olmalı.
  • Ayrımcı kriterler (dini bağış, kıyafet, seyahat gibi) tamamen iptal edilmeli.

Çünkü mesele yalnızca bankacılık değil. Asıl mesele, Hollanda’nın hukuk devleti olma iddiasını koruyup koruyamayacağıdır.

Kaynakça

  • Follow the Money, Hoe banken moslims tot verdachten maken: ‘Heeft u ooit positief gestaan tegenover Hamas?’ (2024).
  • PILP, ING discrimineert klanten bij transacties (2024).
  • NL Times, Rabobank used discriminatory criteria in customer screenings (16 Şubat 2025).
  • Racism and Technology Center, Anti-Money Laundering efforts disproportionately affect people with a non-Western migration background (2024).