Hollanda’da göçmen veya Müslüman kökenli kişiler siyaset sahnesinde görünür örnekler sunsa da (belediye meclis üyeleri, belediye başkanları, bazı bakan/staatssecretaris pozisyonları gibi), seçim adaylarının belirlenmesi ve partiler içindeki yükselme mekanizmalarında sistemik sorunlar ve ayrımcılığa dair güçlü bulgular vardır. Aday seçim komisyonlarının tercihleri, liste sıralaması ve partilerin iç kültürü temsil sorunları yaratmaktadır; bu durum hem siyasi partilerin çeşitliliğini zayıflatmakta hem de göçmen toplulukların siyasi katılım algısını etkilemektedir. Bu çalışma, kanıtlı çalışmalar, raporlar ve somut vakalar ışığında konuyu derinlemesine incelemektedir.
1. Siyasi Temsil
Siyasi temsil, demokratik sistemlerde vatandaşların ihtiyaç ve beklentilerini yansıtan temel bir mekanizmadır. Hollanda’da göçmen ve Müslüman kökenli bireylerin siyasette görünürlüğü artmış olsa da, temsil süreçlerinde sistemik eşitsizlikler devam etmektedir. Bu makale, bu eşitsizlikleri, ayrımcılık örüntülerini ve çözüm önerilerini ele almaktadır.
2. Liste Sırasının Önemi ve Aday Mekanikleri
Hollanda’da milletvekili ve yerel seçimlerde partiler adaylarını kandidatenlijst (aday listesi) hâlinde sunar; listenin üst sıraları seçilme şansını belirler. Aday komisyonlarının kararları ve partiler içi süreçler kimin hangi sırada yer alacağını belirler. Tercihli (voorkeur) oylar bazı adayların listede daha aşağıda yer almasına rağmen seçilmesini sağlayabilmektedir; ancak liste sıralaması hâlâ belirleyici rol oynar. Aday komisyonları, bu süreçte “gatekeeper” olarak işlev görmektedir (Spierings & Vermeulen, 2023).
3. Temsildeki Boşluk ve Ayrımcılık
3.1 Tarihsel Gelişim
1986’dan itibaren yerel düzeyde göçmen kökenli bireylere genişleyen haklarla temsil artışı gözlemlense de, nüfus oranlarına göre hâlâ belirgin bir alt-temsil (underrepresentation) söz konusudur. Örneğin, 2010 civarında yerel meclis üyelerinin yalnızca küçük bir yüzdesi göçmen kökenliydi; oysa nüfusta göçmen kökenli bireylerin oranı çok daha yüksekti (Vizier Oost, 2010).
3.2 Algılanan Dışlanma ve Katılım
Algılanan ayrımcılık ve “siyasal temsilde yetersizlik” hissi, göçmen kökenli seçmenlerin siyaseti olumsuz değerlendirmesine yol açmaktadır. Bazı durumlarda bu algı seçmenleri mobilize etse de, genel katılım boşlukları ve güvensizlik devam etmektedir (Spierings & Vermeulen, 2023).
3.3 Partilerin Seçme Süreçleri ve Benzerlik Yanlılığı
Araştırmalar, parti seçicilerinin mevcut temsilcilerle benzer profildeki adayları tercih etme eğiliminde olduğunu; dolayısıyla azınlık kökenli adayların yükselme şansının dolaylı olarak kısıtlandığını göstermektedir. Bu durum, bilinçli ayrımcılıktan ziyade yapısal ve örüntüsel bariyerlere işaret etmektedir (ECRI, 2021).
4. Belgelenmiş Raporlar ve Resmi İncelemeler
Avrupa Konseyi’nin Irkçılık ve Hoşgörüsüzlük Komisyonu (ECRI) ile Birleşmiş Milletler uzman kuruluşlarının Hollanda’ya ilişkin raporları, ırkçılık, etnik profilleme ve kurumsal ayrımcılık konularına dikkat çekmektedir. Ulusal raporlar (SCP dahil) vatandaşların deneyimlediği ayrımcılığı düzenli olarak raporlamakta ve bu ayrımcılığın siyaset kanallarına yansıdığını göstermektedir (Nationaal Programma tegen Discriminatie en Racisme, 2022).
5. Somut Vakalar
5.1 PvdA’dan DENK’in Doğuşu
Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, 2014’te PvdA’dan ayrılarak DENK partisini kurmuştur. Bu ayrılmanın arkasında politika farklılıkları ve partinin göçmen kökenli temsilcilere karşı tonunun etkisi olduğu iddia edilmektedir (Parlement.com, 2014).
5.2 Yerel Örnek: Yeliz Doğan
GroenLinks/PvdA ortak aday komisyonu, iki kez tercihli oyla seçilen Yeliz Doğan’ı ön taslak listesine almamıştır. Komisyon gerekçe olarak “PvdA ile iş birliği açısından risk” göstermiştir (Platform Dergisi/Brabants Dagblad, 2025).
5.3 Listelerde Çeşitlilik Eleştirileri
Büyük partilerin aday listeleriyle ilgili eleştiriler medyada ve parti içinden gelmiştir. Örneğin, bazı seçim dönemlerinde CDA listesinde Surinam/Antilliaans kökenli adayların bulunmaması kamuoyunda tartışılmıştır (NOS, 2020).
6. Ayrımcılığı Besleyen Mekanizmalar
7. Demokrasi ve Toplumsal Etkiler
Hollanda’nın “tolerans” söylemi dünya çapında bilinse de, pratikte siyasi temsil, aday seçimi ve kurum kültürü alanlarında hâlâ yapısal sorunlar vardır. Somut örnekler, sorunların bireysel değil, sistemik olduğunu göstermektedir. Şeffaflık, aktif aday desteği, parti içi kültür değişikliği ve merkezi politikada çeşitlilik hedefleri demokratik meşruiyeti güçlendirecek ve toplumsal uyumu artıracaktır.
Kaynaklar