Fakirlik, yoksulluk, yalnızlık, eğitim, konut ve sağlık sorunları, bir ülkenin genel refah düzeyiyle doğrudan ilişkilidir. Ancak toplumun her kesimi bu refahtan eşit şekilde faydalanamıyor. Kısacası, “pastadan pay almak” meselesi üzerinde yeterince durulmuyor. Gelir dağılımındaki adaletsizlik devam ettikçe, fakirlik ve yoksulluk da süregidecektir.
Hollanda’da kişi başına düşen yıllık Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) yaklaşık 58 bin euro seviyesine ulaşmış durumda. Avrupa Birliği ülkeleri arasında bu rakamla 4. sırada yer alıyor. Peki, bu kadar yüksek bir milli gelir seviyesine rağmen neden 1 ile 1,5 milyon kişi ve bunlardan 300 bini çocuk fakirlik içinde yaşıyor?
Bu durumun nedenleri arasında aile yapısı, sosyal ve bireysel koşullar, geçmişten gelen ekonomik miras ve emek verilmeden kazanılan yaşam kültürü gibi faktörler yer alıyor.
Kapitalizmin Hakimiyeti ve Gelir Dağılımındaki Adaletsizlik
Kapitalizm ve emperyalizm, zamanla insan beynini şekillendiriyor ve toplumda belirli bir yaşam tarzını teşvik ediyor. İşverenler de bu sistemin bir parçası olarak hareket ediyor ve çoğu zaman çalışanlarının refahını ikinci plana atıyor.
Örneğin, Türkiye’de çalışanların %60’ı asgari ücretle geçinmeye çalışıyor. Oysa bu ücretle yaşamak başlı başına bir mücadele. Hollanda’da ise asgari ücretle çalışanların oranı %4,5 civarında. Yaklaşık 10 milyon çalışanın 450 bini asgari ücret alıyor.
Hollanda’daki işverenler, mümkün olduğunca düşük maliyetle yüksek kazanç elde etmeyi hedefliyor. İşgücü piyasasında arz ve talep dengesi belirleyici olsa da, nitelikli iş gücüne duyulan ihtiyaç çalışanların pazarlık gücünü artırarak daha yüksek maaş talep etmelerine olanak tanıyor.
Sessizlik ve Çözüm Üretememe Sorunu
Ne yazık ki toplumda büyük bir sessizlik hâkim. İnsanlar, mevcut sorunları analiz etmek ve çözüm üretmek yerine, kendi küçük dünyalarına çekilmiş durumdalar. Sosyal medyada propaganda yapanlar, partizan söylemler geliştirenler ve demagoglar, sorunları çözmek yerine daha da karmaşık hale getiriyorlar.
Kimse adil gelir dağılımı için somut öneriler sunamıyor.
1964 Yılında Babamın Hollanda’daki İş Sözleşmesi
Babam 1964 yılında Hollanda’nın Hengelo şehrine çalışmak için geldi. Güçlü bir makine üretim firması olan Machinefabriek Stork’ta boyacı olarak işe başladı. İş ağırdı, ancak o dönem işverenler çalışanlarına bazı sosyal haklar sağlıyordu.
Babamın iş sözleşmesi (Arbeidscontract) geçtiğimiz günlerde elime geçti. O dönemde:
• Ağır işlerde çalışanlara ek ödenek (toeslag) veriliyordu.
• Çocuk sahibi olan işçilere çocuk parası (Kinderbijslag) sağlanıyordu.
• Her işçiye süt ve anne ek ödeneği (melk – moedertoeslag) veriliyordu.
• Bayram ve özel günlerde ek harçlık sunuluyordu.
Örneğin, 30 Nisan Kraliçe Günü’nde çalışanlara 100 gulden ek ödeme yapılıyordu.
Geçmişte İşçi Hakları Nasıl Kazanıldı?
Hollanda, sanayi devrimi yıllarında oldukça zor koşullara sahipti. Günlük çalışma saatleri 12 saati aşıyor, işçiler kötü besleniyor ve sağlık sorunlarıyla boğuşuyordu. Fakirler yoksulluk içinde, zenginler ise refah içinde yaşamlarını sürdürüyorlardı.
Bugün sahip olunan 32, 36 ve 40 saatlik çalışma düzeni, işçi hakları, sosyal güvenceler ve sendikal kazanımlar, yıllar süren mücadelelerin sonucudur. Bu mücadelede sosyalistler, hümanistler, cumhuriyetçiler, sosyal demokratlar ve dini grupların katkısı büyük olmuştur.
Hollanda’da Göçmenlerin ve Fakirlerin Durumu
Hollanda’da 12 bin çalışanı olan 21 farklı devlet su idaresi bulunuyor. Beş yıl boyunca Doğal Su Partisi (Water Natuurlijk) yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığım Bölge Su İdaresi Vechtstromen’de edindiğim deneyimler bana şunu gösterdi:
• Hollanda’nın bölgesel su idarelerinin 2023 bütçesi 3,5 milyar euroyu aştı.
• Ancak bu sektörde çalışan göçmen sayısı yok denecek kadar az.
• Bu gibi sektörlere girmek için uzun yıllar çaba sarf etmek gerekiyor.
Göçmenlerin ve Fakirlerin En Fazla Olduğu Yer: Amsterdam
922 bin nüfuslu Amsterdam, Hollanda’nın en yüksek eğitim oranına sahip şehirlerinden biri. Ancak bu şehri özel kılan bir diğer gerçek ise fakirliğin ve gelir eşitsizliğinin en yoğun yaşandığı yerlerden biri olması.
• Amsterdam’da nüfusun %59,6’sı göçmenlerden oluşuyor.
• Akademik ve bilimsel eğitim seviyesi yüksek olan kesim, şehrin en fazla kazanan grubunu oluşturuyor.
• Buna karşın, eğitim seviyesi düşük olan göçmenler, ekonomik olarak daha zorlu şartlarda yaşıyor.
İşçi Hakları Mücadeleyle Kazanıldı
Bugün Hollanda’da işçi hakları ve çalışma koşulları, yıllar süren mücadelelerin bir sonucu olarak şekillendi. Geçmişte sanayi devriminde işçiler 12 saatten fazla çalıştırılırken, çocuk işçiler fabrikalarda hastalık ve yoksulluk içinde ölüme terk ediliyordu.
İşçilerin bugünkü hakları; sosyalistler, sosyal demokratlar, cumhuriyetçiler ve insan hakları savunucularının uzun süren mücadelesi sayesinde kazanıldı.
Sonuç: Suçlamaların Arkasına Saklanmak Yerine Çözüm Üretmeliyiz
Bu yazıyı yazarken, 1980 öncesinde anarşist, sosyalist ve komünist grupların birbirlerini suçlamaları aklıma geldi. Eğer bu yazıyı o yıllarda yazmış olsaydım, beni de küçük burjuva, oportünist, revizyonist ya da salon sosyalisti olmakla suçlayanlar çıkardı.
Ancak önemli olan geçmişi suçlamak değil, geleceğe yönelik adil ve sürdürülebilir çözümler üretmektir. Bugün, adil gelir dağılımı sağlamak için somut adımlar atılmadıkça, fakirlik ve yoksulluk sorunu devam edecektir.
Gelin, geleceğe dair yeni bir köprü kuralım ve adil bir paylaşım düzeni için sesimizi yükseltelim.
Saygılarımla,