Geçen yıllarda Rusya-Ukrayna savaşı, Filistin’de bir yüzyıldır çözülmeyen bölüşüm, dengesiz yaşam kavgası ve Amerika’da yeniden sermayenin temsilcisi Donald Trump bizleri mutsuz etmeye fazlasıyla yetti.
Bugün multimedya platformlarında bir gezintiye çıktım. Aradığım şeyleri, yeni insana umut verecek yazılar, geleceğe yönelik yaşam felsefeleri, geçmişin olumsuzluklarını ve kavgalarını geride bırakarak hep birlikte yaşama sevincini umuda dönüştürecek paylaşımları bulmakta oldukça zorlandım.
Birbirimize Güvenimiz
Hep birlikte aynı sokakta, köyde, kasabada, şehirde ve ülkede yaşıyoruz. Yaşanabilir bir mahalleden başlayarak, yaşanabilir bir ülke ve yerküremize giden yolda hepimiz bir iz bırakıyor, yolu kullanıyor ve gelecekte de kullanacağız. Geleceğe umutla bakabilmek, güneşin doğuşunu ve batışını sevinçle izleyebilmek hepimizin bitmeyen arzusu olmalıdır.
Birbirimize güvenmek zorundayız. Birlikte, eşit paylaşımı gerçekleştirerek, gereksiz kavgaların olmadığı bir yaşam için inadına mücadele etmeliyiz. Başka çaremiz ve seçeneğimiz yok.
Saygı ve Kabul
Hollanda’da her birey ve her toplum birbirine benzemek ya da aynı şekilde yaşamak zorunda değildir. Tek düşünce, tek felsefe, tek inanç, tek yaşam biçimi ya da tek tip insanı özleyen toplumlarda, bireylerin birbirine karşı gönülden saygısı ve toleransı azalır; böyle toplumlarda toplumsal huzursuzluklar doğar.
Elbette kimse kimsenin düşüncesini veya yaşam biçimini kabul etmek zorunda değildir ama saygı duymak zorundadır. Bizlerin yaptığı yasalar, çok renkli ve çok kültürlü bir toplumun bir arada yaşamasını düzenleyici ve yönlendirici olmalıdır.
Mutsuz İnsanlar
Yakınımızda, çevremizde, mahallemizde ve ülkemizde mutsuz ve yaşamdan beklediğini bulamayan insanlar elbette var. Bu insanlar sayıca az görünse de, çevremizde fark edilirler. Bu dostlarımızın, akrabalarımızın, hemşehrilerimizin de bir görevi var. Nedir bu görev derseniz?
Yaşama sürekli olumsuz ve karamsar bakmak, var olan sorunlardan başkalarını suçlayarak kendilerini tatmin etmeye çalışmak yerine umutlu bir perspektif benimsemek.
Aslında yaşam, bize her sabah yeni bir başlangıç sunuyor. Soğuk bir kış sabahında bile sanki baharı, yeni umutları ve mutlulukları müjdeliyor.
Gelin, biz yine güzel günlerden, gelecek güneşli günlerden, çocukların muz ve bisküvi yemesinden bahsedelim. Olumlu ve iyimser düşünmeye ve yazmaya başladığımızda, bu iyimserlik hem hayatımıza hem de çevremize katkı sağlar.
İyimser Toplumlar
İyimser toplumlar; çalışan, üreten, paylaşan, barış ve refah içinde yaşayan toplumlardır. Gelin, kendimizden başlayalım. Hepimiz aş, eş, iş ve başımızı sokacak bir ev istemiyor muyuz? Ne dersiniz?
Halk şairimiz Nazım Hikmet Ran bunu ne güzel anlatmış:
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar, inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler.
Saygı ve sevgilerimle,