SANAL DÜNYANIN SAHTE AŞIKLARI: MASKELERİN ARKASINDA KAYBOLAN GERÇEKLER


  • Kayıt: 20.09.2024 20:03:34 Güncelleme: 20.09.2024 20:03:34

SANAL DÜNYANIN SAHTE AŞIKLARI: MASKELERİN ARKASINDA KAYBOLAN GERÇEKLER

Ebubekir TURGUT

İnternet dünyasında sahte kimlikler devrimi yaşanıyor. Herkesin maskesini takıp sahneye çıktığı bu dijital tiyatroda, gerçek yüzünü göstermek bir lüks olmuş durumda. Elinin altındaki klavyeyle, bir dakikada süslü sözler, sahte iltifatlar ve kurgusal bir hayat yaratmak çok kolay

İlişkiler de aynı hızla başlıyor bu sanal dünyada. Bir mesajla flört başlar, birkaç emojiyle duygular ifade edilir. Ancak burada oyun kuralı basittir: Ya ciddi bir ilişki sözü verilir ya da daha yüzeysel, kısa süreli bir yakınlık aranır. Profil fotoğrafları genellikle en parlak anı ölümsüzleştirir; ya makyajın mükemmel olduğu bir gün, ya da en iyi açıdan çekilmiş bir selfie. Gerçek hayatla bu sanal dünya arasında uçurum derinleşirken, her şey kontrol altında görünür. Ancak, bir adım ileri gittiğinde, bu hayalin kırılganlığı gün gibi ortaya çıkar.

Boy konusunda mı endişelisin? Sadece yüzünü göster. Kilolar mı dert? Milattan önceki zayıf günlerinden bir fotoğraf yükle. Meslek kısmına gelince: ‘Üst düzey yönetici’ yazarken, kendi hayatını bile zor yöneten birine dönüşmek sorun değil. Sosyal medyanın bu illüzyon dünyasında, gittiğin yerlere sadece check-in yaparak oradaymış gibi görünmek, denediğin elbiseyle poz verip onu almış gibi hissettirmek mümkün. Kimse aslını bilmek zorunda değil; herkes, yarattığın o mükemmel sanal kişiliğe inanacak.

Eski sevgililer mi soruluyor? Hemen onları suçla. Sen hatasızsın, tek hatan çok sevmek, çok değer vermek. Öyle bir egoyla sarılırsın ki, sanki tüm hatalar asillikten işlenmiş. Bir baklavaya dönüşmüş karnın, trafikteki o gösterişli araban, aslında kalabalıktan izole yaşadığın o yalnız dünya; hepsi sahte bir dünyanın dekorları. Herkes seni yoğun, havalı ve göz önünde zannederken, gerçek duygularını saklamak için ne kadar çaba harcadığını sadece sen bilirsin.

Ve sonra başlarsın toplumdan, güvensizlikten şikayet etmeye. Oysa farkında mısın? Esas güvensizliği bulaştıran sensin. Kendi yalanlarında boğulurken, başkalarının doğruluğundan şüphe etmeye ne hakkın var? Bir gün gerçek yüzünle masken düştüğünde, terk edilmenin acısını yaşarken anlayacaksın ki, en büyük kaybın kendinle olan savaşında. Her terk ediliş, içindeki değersizliği biraz daha derinleştirecek.

Bu sahte kimlik oyununda, insanlar seni değil; sadece yansıttığın sahte kişiliği sevecek. Ve gerçekler gün yüzüne çıktığında, yalnız kalacak olan sensin. Kendi olamayan, sürekli başkası gibi davranan birine kim inanır ki?

En iyisi kendin ol. İster sanal dünyada ister gerçek hayatta, baştan neysen onu göster. Yalan dolu bir ilişkinin başlamasındansa, dürüst bir sevgiyle son bulması daha iyidir. Çünkü mesele bir ilişkiye başlamak değil, onu sürdürebilmektir. Seven gerçekten sever, sevmeyen ise sessizce gider. Sonunda herkes gerçek yüzüyle kalır. Önemli olan, bu yolculukta kendin olabilmek ve kendinle barış içinde yaşayabilmek.