Türk toplumunun Hollanda’ya göçü, 60 yılı aşkın süredir devam eden bir hikâye. Göçmenlik, uyum, katkılar ve mücadelelerle dolu bu süreç, günümüzde hâlâ "kabullenilme" tartışmalarının gölgesinde sürüyor. Resmi rakamlara göre, 457 bin kişilik nüfusuyla Hollanda’daki en büyük etnik gruplardan biri olan Türk toplumu, iş gücüne katılım, eğitimde başarı ve ticaretteki etkisiyle Hollanda’nın yapı taşlarından biri haline geldi. Ancak bu katkılar, her zaman hak ettiği değeri görmedi.
"Entegrasyon Değil, Kabul Sorunu"
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Hollanda İstatistik Kurumu (CBS) tarafından yayımlanan "Uyum ve Entegrasyon Raporu" (22 Kasım 2024) verileri, Türk toplumunun elde ettiği başarılara ışık tutuyor. Rapora göre, Türk kökenli bireylerin yüzde 60’ı Hollanda’da doğmuş durumda. Ancak, Hollanda doğumlu anne ve babadan dünyaya gelen çocuklar artık göçmen kökenli sayılmıyor. Bu istatistikler, Türk toplumunun artık Hollanda’ya kök salmış bir topluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Fakat bu toplumsal başarıya rağmen, entegrasyon tartışmalarında Türkler hâlâ "öteki" olarak görülüyor. Başarıları takdir edilirken, herhangi bir olumsuzlukta göçmenler hemen suçlu ilan ediliyor. Gençlerin toplumsal sorunlara karışması durumunda, sadece aileler değil, aynı zamanda Hollanda eğitim sistemi ve sosyal yapısı da sorgulanmalı. Bu gençler burada doğdu, burada büyüdü ve burada eğitim aldı. O hâlde, aidiyet duygusunu neden hissedemediler?
Eğitimde Sessiz Devrim
Türk toplumu, özellikle eğitimde büyük bir sıçrama gerçekleştirdi. Hollanda’daki yükseköğretim sistemine geçiş için temel teşkil eden HAVO ve VWO eğitimine katılım oranı, 2011/2012 eğitim yılında yüzde 30 seviyesindeyken, 2022/2023 döneminde bu oran yüzde 67’ye yükseldi. Bu artış, sadece bir istatistik değil; aynı zamanda toplumun geleceğe dair umutlarının da bir göstergesi. Eğitim alanında elde edilen bu başarı, iş ve istihdamda da olumlu gelişmeleri beraberinde getiriyor.
İş Pazarında ve Ticarette Güçlü Bağlar
Türk toplumu, sadece eğitimde değil, ticaret ve iş dünyasında da önemli bir aktör. Türkiye ile Hollanda arasında kurulan ticaret köprüsü, her iki ülke ekonomisine de katkı sağlıyor. Türkiye kökenli girişimciler, iş gücü piyasasında önemli bir yer edindi ve Hollanda ekonomisine değer katmaya devam ediyor.
Aidiyet ve Kimlik Mücadelesi
Ancak, bu başarılar dahi bazı çevreler tarafından görmezden geliniyor. Hollanda’da 60 yılını geride bırakmış bir toplum olarak, artık entegrasyon değil, kabul tartışmaları yapılmalı. Biz buralıyız, burası artık bizim de ülkemiz. Türk toplumu, Hollanda’nın sosyal, kültürel ve ekonomik dokusunun bir parçasıdır ve bu katkılarının fark edilmesi gerekiyor.
Artık tartışma konusu "Nasıl entegre oluruz?" değil, "Nasıl daha kaliteli bir yaşam kurarız?" olmalı. Göçmen kökenli bireylerin başarılarını takdir etmek kadar, onları kabullenmek de Hollanda’nın geleceği için elzemdir.
Entegrasyon teriminin ötesine geçme zamanı geldi. Hollanda’da yaşayan Türk toplumu, mücadelelerle dolu 60 yıllık bir geçmişe rağmen geleceğe umutla bakıyor. Ancak bu umut, adil bir kabul ve eşitlik anlayışıyla daha güçlü bir temele oturabilir.
Kaynak: Platform Dergisi/Nejat SUCU