Utrecht’te, Sazshop’un düzenlediği Türk Halk Müziği konseri, resmi çerçevelerin ötesinde, yüreğe dokunan samimi bir akşam olarak hafızama kazındı. O gece, her notada, her ezgide memleket hasretimizin ve kültürümüzün sıcaklığını hissettim; sanki eski dostlarla uzun sohbetlere dalmış gibiydik.
Konserin büyüsünü, sahnede ilk notaları paylaşan saz kursu öğrencilerinin enerjisi başlattı. Ardından Do Re Mi Müzik Grubu ve Anadolu Türk Halk Müziği Korosu, özenle seçilmiş türkülerle ruhumu besledi. Ancak asıl unutulmaz olan an, sahnede bir Hollandalı müzikseverin sazını eline alıp “Dam Başında Sarı Çiçek” türküsünü söylemeye başlamasıydı. O an, müziğin evrenselliği, farklı kültürler arasında kurulan köprüler bütünlüğü ile herkesi sardı; kalpler bir anda aynı ritimde attı.
O gece, yalnızca müzik duyulduğunu değil, aynı zamanda dostluklar, anılar ve umutlar da yeniden canlandı. Müzik, bize çocukluğumuzun o sıcak anılarını, aile sıcaklığını, uzak diyarları hatırlattı. Ve ben, orada, Amsterdam başkonsolosumuzla yan yana otururken, o içten seslere eşlik edemedim; çünkü her bir melodi, içimde tarifsiz bir heyecan uyandırdı.
Sazshop’un bu unutulmaz akşamı, Türk Halk Müziği’nin sadece kulağa değil, kalbe de dokunduğunu bir kez daha hatırlattı bana. Bazen en güzel anlar, resmi belgelerde, büyük manşetlerde yer almaz; onlar, gönüllerde, yüreklerde, samimi sohbetlerde, o unutulmaz notalarda gizlidir.