Gurbette Yaşayan Türkler’in Türkiye İmajı


  • Kayıt: 07.07.2024 12:34:58 Güncelleme: 07.07.2024 12:34:58

Gurbette Yaşayan Türkler’in Türkiye İmajı

Nejat SUCU

Almelo’da Yaşar ağabeyi tanıma olanağım oldu. Yanaklarından kan damlayan, palabıyıklı, yeşil gözlü, kıvırcık sarışın saçlı, babayiğit ve gözlerinin içi gülecek kadar saf, basit, lüksü olmayan, sevimli, dosthane ve su kadar saydam bir Balkan Bektaşisiydi.

Kendisi anlatmıştı. Yıl 1956, Mareşal Josip Broz Tito, Türk ve Müslüman kökenlilerin Yugoslavya’nın Makedonya’sından Türkiye’ye göç etmelerine izin verir. Hazırlanan eşyalarla birlikte trenle Sirkeci Tren Garı’na varılır. Baba, Yugoslavya’dan bir föter şapka almıştır ve Sirkeci Tren Garı’na indikten sonra föterini gardaki bir kompartımana asar.

Bizim Yaşar ağabey 16 yaşında bir delikanlıdır. Baba, “Çalarlar!” der. Yaşar ağabey, babasının gözlerini bu kadar hiddetle baktığını hiç görmemiştir. Baba, Yaşar ağabeye okkalı bir tokat patlatır: “Sen ne diyorsun oğlum, bu bayrağı görüyor musun? Burası Türkiye…”

Kısa bir dalgınlıktan sonra bir bakarlar ki föter şapkanın yerinde yeller esmektedir. Baba, hayal kırıklığı içinde oturup bir güzel ağlar. “Biz bunları da mı görecektik?” diye. Daha sonra Urla’ya yerleşilen yaşam pek de kolay olmamıştır. 1900’den sonra Makedonya göçmenlerine sağlanan olanaklar, Yugoslavya’dan o dönemde gelenlere sağlanmamıştı. Daha sonraki yıllarda Yaşar ağabey, daha güzel bir yaşam için Hollanda’nın tekstil şehri Almelo’yu tercih etmişti. Bir ülkeden diğerine göç her zaman acılarla doludur. Bir ağacın kökünden koparılıp başka bir yere taşınmasına benzer. Taşınan bir ağaç gibi insan da yeni yurt edindiği ülkeye alışması uzun bir zaman alacaktır.

Son 60 yılda nelerimiz yok oldu, nelerimiz? Avrupa’dan dönen göçmenleri ve çocuklarını neler bekliyor? Dağılmış aileler şimdiden belli. Türkiye, 60 yıl önce bırakılan yerde olmadığı gibi, 60 yıl önceki değerler, duygusal bağların insanı yaşadığı toprağa bağlayan akrabalar da kalmadı. Son 60 yılda köylerden büyük şehirlere toplu göç ve şehirleşme (urbanisatie) yaşandı. Tabii ki bu durum birçok sorunu da yanında getirdi.

Geçmiş yıllarda, Hollanda’dan 30 yıl önce Yeni Zelanda’ya göç etmiş Hollandalı bir bayan, Hollanda’ya geri döndüğünde bana, Hollanda’nın bıraktığı Hristiyan Hollanda olmadığını ve geri Yeni Zelanda’ya döneceğini bildirmişti.

Gurbetten Türkiye’yi görmek o kadar da kolay değil. Her türlü bilgi kaynağına ulaşma ve bilgileri kıyaslama olanağımız var ama, yine insan bu bol bilgi kirliliğinde, manipülasyon, demagoji ve kültür emperyalizminin beyinleri yönlendirdiği ve esir aldığı bir zamanda ne kadar doğru bilgiye ulaşabiliyoruz bilemiyorum.

Sorun belli ki, savaş ve kıtlık görmemiş ve tüketim toplumunun doyuramadığı egoları mutlu kılmakta yatıyor. Onun ilacı daha bulunamadı herhalde.

Sağlıcakla kalın.