Öyle, herkesin vergi ödemesine ne gerek var canım! Wilders ağırlıklı koalisyonumuzun başbakanı Dick Schoof da böyle düşünüyor.
Geçenlerde Hollanda meclisi, kralımız Willem Alexander`ın da artık vergi vermesi amacıyla anayasa değişikliği önergesi sunmuştu. Başbakanımız Schoof şaşırarak meclisin bu `tuhaf` önergesini hemen cevaplayıverdi: “Kralımızın vergi ödemesine gerek yoktur. Hükümetimiz bu önergeyi işleme almak için herhangi bir neden görmemektedir”!
E, tabii ki, ortada fol yok yumurta yok, durup dururken kral niye vergi ödesin ki. Zaten Rutte yıllar önce uluslararası büyük şirketlere vergiyi neredeyse sıfırlayarak yabancı medyanın Hollanda`ya `dev şirketler için vergi cenneti` demesine yol açmamış mıydı?
ARTAN GELİR EŞİTSİZLİĞİ
Vergi deyince aklıma Hollanda İstatislik Kurumu`nun (CBS) geçen haftaki verileri geldi. CBS yeni verilerine göre, özellikle 2020 korona döneminden beri zenginin daha zengin olduğu bir kez daha doğrulanmış oluyor: Hollanda`nın toplam servetinin yüzde 23`ü nüfusun yüzde 1`inin elindeymiş! Toplam servetin yüzde 56`sı ise nüfusun sadece yüzde 10`luk kesiminin elinde bulunuyormuş!
Yine CBS`e göre nüfusun sadece yüzde 0,1`i ise toplam servetin yüzde 10`una sahipmiş!
Bu şu demekmiş: 2023`te toplam servet yaklaşık 2,6 trilyon avro olmuş, Bunun 260 milyar avrosuna ise sadece 8,2 bin hane sahipmiş! Bunlar çok çalışıp çok vergi ödeyenler mi acaba?
Yani 8,2 bin hane 260 milyar avroya , 82 bin hane 600 milyar avroya ve 820 bin hane ise 1 trilyon 360 milyar avroya sahip bulunuyor. Geriye kalan ve yüzde 90`ı oluşturan yaklaşık 7 milyon 380 bin hane de geriye kalan toplam 1 trilyon 240 milyar avroyu paylaşıyor! CBS`in bu verileri 2023`e ait, çünkü daha 2024 vergi beyanlarının sonuçları tamamen alınmadı.
Göçmen ve sığınmacılardan yakınarak son yıllarda partiden partiye geçen, son olarak PVV`ye yönelen secmen olsa olsa bu yüzde 90`ı oluşturan kesimden herhalde. Bu yüzden ocak ayında hükümetin yapacağı ücret zammını bekleyen de bu 90`lık çoğunluk. O konuda rakamlar her hafta bir iniyor, bir çıkıyor, tabii ki haber kaynağına bağlı olarak.
Örneğin, kimi diyor 2025 ücret zammı yüzde 4,3, çünkü enflasyon oranı yüzde 3,2 bekleniyor. Kimi diyor enflasyon aralık ayında yüzde 4,9 ile yeniden tırmanışa geçti. 2024 başında ücret
zammı yüzde 5,4 olmuş ve o bile şimdiki önerileri biraz aşmıştı. Ancak işçi sendikaları konfederasyonu FNF tartışılan bu zam oranlarını, paranın satın alma gücünün düşmesi nedeniyle geriye gidiş olarak değerlendiriyor.
FNF haksız mı? Paranın alım gücündeki düşüş, yani enflasyon aralık ayında resmi verilere göre yüzde 4,5 civarında olsa da, pazarda süpermarkette öyle değil. Resmi enflasyon rakamı; giyisi, mobilya, lüks eşya giderlerinin son aylardaki bastırıcı etkisiyle düşük gösteriliyor. Oysa dar gelirlinin kendisini asıl ilgilendiren masraflar olan; gıda, içecek, gezi, kültür, lokanta, ulaşım, su, konut ve enerji açısından bakması gerekiyor ve böyle bakınca enflasyon yüzde 15`in üzerinde algılanıyor!
AMA HALKIN GÜNDEMİ NE?
Sonuçta nüfusunun yüzde 10`unun, yani sadece 820 bin hanenin toplam 1 trilyon 360 milyar avroya sahip olduğu küçük bir ülkede yaşıyoruz, son CBS verilerine göre! Fakat tuhaftır ki, her nedense ne bu zenginlik ve derinleşen gelir eşitsizliği, ne de artan küresel tehlikeler , halkın gündeminde göçmen veya sığınmacılar kadar yer tutamıyor!
Peki, sığınmacılar ne durumda bütün bu tartışmalar olurken? Onların gündemi ne? Geçen yılın medya haberlerinden bazı başlıklar verelim, ne yaptıklarını anlarız onlardan:
2024 yılında İspanya`ya bot ya da teknelerle geçmek isterken 10.400 göçmen öldü ve yok oldu. Bu rakam bir yıl öncesine kıyasla yüzde 58`lik artışa işaret ediyor.
Fas sahilinde sığınmacı yüklü bot battı, 25`i Malenezyalı olmak üzere 70 insan can verdi.
Moritanya`dan Kanarya Adaları`na geçmekte olan bot devrildi ve üzerinde 300 kişi boğuldu.
Uluslararası Göç Örgütü, Etyopya ve Somali`den, Cibuti`ye geçerek oradan da Avrupa`ya yönelen sığınmacı sayısının geçen yıl 123 bin olduğunu bildirdi.
Manş Kanalı üzerinden İngiltere`ye giden bot battı ve 59 sığınmacı yok oldu.
Libya`dan yola çıkmış bulunan Adriana isimli teknenin Yunan yarımadası Peloponnesos açıklarında batması sonucu 600 sığınmacı boğularak öldü.
Her neyse. Biz nerede kalmıştık? Ha, evet, hatırladım, başbakanımız Schoof meclis önergesine kızarak kralımız Alexander`ın vergi ödemesine gerek yok demişti.