Geçen 60 Yılda: Hollandalı’dan Çok Hollandalı Hisseden Bir Türk Toplumu Nasıl Oluştu?


  • Kayıt: 22.09.2025 15:05:08 Güncelleme: 22.09.2025 15:05:51

Geçen 60 Yılda: Hollandalı’dan Çok Hollandalı Hisseden Bir Türk Toplumu Nasıl Oluştu?

Nejat SUCU

Sosyal Hizmet Uzmanı

Entegre olmuş, uyum sağlamış, akültürasyona uğramış, kısacası kimliğini kaybederek asimile olmuş bir toplum mu?

Hollanda’da yaşayan 500 bin nüfuslu Türk toplumunun kendi ekseninde gelişimi, eğitimi, değişimi ve evrimi olağan bir biçimde sürmektedir. Geçen 60 yılın çok hızlı değişimine ve bu süreçte yeni bir Türk toplumunun oluşumuna hep birlikte şahit olduk, olmaktayız. Yaşanan bu süreç dinamik; bazen anlamlı ve mantıklı olsa da, bilinenlerin yanında birçok bilinmezliği de beraberinde getirmektedir.

Yazılanlar çok şey bildiğini düşünenler tarafından kaleme alınsa da, bizlerin bilmediği ve yazamadığı çok değişken göç, göçmenlik, diaspora olgusu ve kültürü de vardır. İnsan yaşamında belirgin süreçler olduğu kadar, belirsizlikler ve bilinmezler de vardır. Elbette her şeyi bilmek, geleceği tamamen öngörebilmek yaşamın heyecanını yok ederdi. Bu nedenle geçmişi iyi anlayarak geleceğe güvenli bir yaşam yolu haritası çizebilmek, yeni ülkemiz Hollanda’da en büyük kazancımız olacaktır.

Bugün Hollanda Türk göçmenleri; değişerek, gelişerek ve entegre olarak, Hollanda toplumunun eksikliğini tamamlayan bir parçası olma yolunda hızla ilerliyor. Bununla birlikte, toplumun önemli bir kesiminin kimliğini ve kültürünü kaybederek asimilasyona uğradığını da görmekteyiz.

Göç, Göçmenlik ve Hollandalı Olma Politikaları

Türk göçünün ilk 30 yılında Hollanda’nın yerel, bölgesel ve ulusal politikaları, Türk diasporasının kendi kültürüyle yaşamasını ve Hollanda’ya uyum sağlamasını destekledi. Ancak görüldü ki, sadece kendi kültürü ve kimliğiyle uyum sağlamak istenilen hızda ve biçimde gerçekleşmedi. Türk göçmenlerinin Türk dili ve kültürüne sahip olmaları, onların Türkiye’ye ya da Fas’a geri dönmelerini sağlayacak diye düşünülmüştü. Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Bugün Hollanda’da yaklaşık 500 bin Türk ve 480 bin Faslı göçmen yaşamaktadır.

Eğitimin Entegrasyondaki Önemi

Hollanda’da iyi bir meslek eğitimi alan ikinci ve üçüncü kuşak Türkler, toplumda güçlü bir pozisyona sahip olarak kendilerini Hollandalı’dan çok Hollandalı hissetmekte ve öyle yaşamaya çalışmaktadır. “Yulaf sütü elitleri” (havermelkelite) olarak adlandırılan eğitimli, varlıklı ve iyi kazanan yeni bir Türk elit nesli doğmaktadır.

Kral’dan Çok Kralcı Olmak

Yaklaşık 40 yıl önce, Hollanda’da yaşayan 400 bin Endonezyalı Hollandalı’nın (Indische Nederlanders) yüzde 35’inin kendisini bir Hollandalı’dan daha Hollandalı hissettiğini okumuştum. Bizim tarihimiz ve Hollanda ile ilişkilerimiz Endonezyalılarla aynı olmasa da, bugün benzer bir durum Türk toplumunda da gözlenmektedir.

Dil, eğitim, iş, istihdam, sosyal yaşam, milli gelirden pay alma ve toplumsal katılım, Hollandalı hissetmeyi güçlendiren faktörlerdir. “Türkler kendilerini yeni Hollandalılar gibi hissediyor, hatta bazen Hollandalılardan bile daha çok.”

Birlik ve Dirlik Olacak mı?

Bu yeni neslin olanakları, ihtiyaçları, Türk toplumu ile ilişkileri, inanç ve Türkçe kullanım biçimleri, geleneksel Türk toplumundan farklı olacaktır. İyi eğitimli, yüksek kazanca sahip bu kesimi büyük olasılıkla sadece “bayramdan bayrama, düğünden düğüne” göreceğiz.

Türk toplumu arasında giderek artan farklılıklar, önümüzdeki yıllarda yeni bir sosyal sınıflaşmaya işaret etmektedir. “Hollanda Türk Burjuvazisi” gelişmekte, küçük burjuvaziden orta burjuvaziye, oradan da büyük burjuvaziye uzanan bir yol açılmaktadır. Yıllık milyar euroluk cirolara ulaşacak güçlü burjuvazinin oluşması zaman alacaktır.

Kurumlaşma ve Gelecek

Hiçbir gelişme sebepsiz değildir ve sonuçsuz kalmaz. Geçmişte eksik kalan nedir? Hollandalıların verzuiling (pillarisation) dediği toplumsal kurumlaşma süreci, Türk toplumu için gerçekleşmedi. Kendi kimliğini, inancını ve etnik yapısını kurumsal bir düzlemde yaşatma deneyimi Hollanda kültürünün baskın gölgesinde eridi. Entelektüel ve kurumsal birikim sağlanamadı.

En büyük etkenlerden biri de Türk toplumunun tek bir renk, inanç ya da kültürel kimliğe sahip olmamasıdır. Türkiye’den gelen göçmenler; iktisadi, siyasi, etnik ve dini açıdan birbirinden farklı olduklarından, ortak bir “pilar” oluşturamadılar.

Toplumsal Rehberler ve “Adacıklar”

Bugün Hollanda’daki Türk kurumlaşması genellikle inanç, etnik köken veya bölgesel temele dayanmaktadır. Ancak bu kurumlar bilimsel, akademik ve entelektüel bir temsil gücüne ulaşamadıkları için Hollandalı kurumlar nezdinde kabul görmekte zorlanmaktadır. Her kurum, kendi küçük adacığını diğerlerinden üstün görmeye eğilimlidir. Bu da “ütopyatik adacıklarda” yaşama çabasını güçlendirmektedir.

Türkiye’nin Yansıması

Türkiye’deki farklı kimlikler, politik görüşler ve inançların sancılı da olsa kendi kurumlarını kurma çabaları, Hollanda’daki Türk toplumunu da etkilemektedir. Ancak var olan uyum, entegrasyon, asimilasyon ve akültürasyon süreçleri Türk toplumunun geleceğini belirlemeye devam edecektir.

Bugün için Türkiye, Hollanda’da yaşayan 500 bin Türk için artık daha çok bir tatil ülkesi konumundadır.

Sonbaharımız genç, güzel, iyiliklerle dolu olsun.

Saygılarımla,