Hollanda siyasi sahnesinde çeşitliliği ve eşitliği savunan bir parti olarak öne çıkan DENK Partisi'nin iki önemli ismi, siyaset, toplum ve gelecek vizyonları üzerine önemli açıklamalarda bulundu. DENK Partisi'nin lideri Stephan Van Baarle ve partinin 2. Sıradan milletvekili adayı Doğukan Ergin, Hollanda'nın siyasi yelpazesindeki yerlerini, parti hedeflerini ve gelecek projelerini anlattılar. İşte DENK’in önemli iki isminin Hollanda'da siyaset ve toplum üzerine ilginç bir bakış açısı.
Stephan Van Baarle:
Siyasetçi kimliği yanı sıra akademisyen olan Stephan van Baarle, 1991 yılında Rotterdam'da doğdu. Kökeni Rize'ye dayanan Stephan van Baarle'nin annesi Hollandalı, babası ise Türktür. Rotterdam'un Vreewijk semtinde büyüdü ve burada eğitim aldı. Sosyoloji alanında yüksek öğrenimini tamamladı ve Erasmus Üniversitesi'nden cum laude derecesiyle mezun oldu. Aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışarak akademik alanda da başarılı bir kariyere sahip oldu.
2015 yılında Hollanda Parlamentosu'nda DENK meclis grubunda Tunahan Kuzu’nun danışmanı olarak göreve başladı. Partiye bağlı bilimsel kuruluş olan Statera'nın direktörlüğünü üstlenerek ve DENK'in ilk üyelerinden biri olarak parti içinde aktif bir rol üstlendi.
Siyaset sahnesindeki başarılarıyla tanınan Stephan van Baarle, 2017 yılında yapılan parlamento seçimlerinde seçim programı komisyon başkanı oldu ve aynı seçimlerde DENK Partisi'nin aday listesinde beşinci sıraya yer aldı.
2018 yılında gerçekleşen Rotterdam Belediye Seçimleri'nde Stephan van Baarle, DENK Partisi'nin liste başı adayı olarak seçildi. Rotterdam Belediye Yönetimi'ne ortak olma hedefiyle büyük bir özveriyle çalışarak, DENK Partisi'nin bir sonraki dönem belediye yönetimine katılımının temelini oluşturdu. Başarılı siyasetçi, 2018 ve 2019 yıllarında Rotterdam'da "Yılın En İyi Politikacısı" unvanına aday gösterildi.
2021 parlamento seçimlerinde DENK Partisi, üç meclis sandalyesi kazanarak Stephan van Baarle'i üçüncü sıradan seçti. Aynı zamanda partisinin seçim kampanyasını yöneterek liderlik yeteneklerini bir kez daha kanıtladı.
Doğukan Ergin:
31 yaşındaki Ergin, Schiedam şehrinde doğdu ve Rotterdam’da Kamu Yönetimi eğitimi aldı. Şu an bu şehirde belediye encümen azası olarak görev yapmaktadır. Ergin'in bu önemli makama atanması, DENK'in genç ve yetenekli kadrolarıyla birlikte daha güçlü bir geleceğe doğru ilerlediğine işaret etmektedir.
Siyasi kariyerine 2018 yılında DENK Partisi'nde başlayan Ergin, kısa sürede Schiedam'daki DENK grubunun başkanlığını üstlenmiştir. 2022 yılında ise Schiedam'da DENK Partisi'ni ikinci büyük parti haline getirerek etkileyici bir başarıya imza atmıştır. Bu başarı, DENK'in koalisyon görüşmelerine öncülük etmesini sağlamış ve sonuç olarak Ergin, DENK adına Schiedam'da belediye encümen azası olarak atanmıştır.
Ergin, belediye encümeni olarak Çevre Hizmetleri ve Eğitim gibi önemli konulardan sorumluluk taşımaktadır. Bu süreçte, huzurlu ve sağlıklı bir çevrede yaşamanın teşvik edilmesi, semtlere özel eylem planlarının geliştirilmesi ve eğitimde fırsat eşitliği sağlama amacıyla çeşitli projeler başarıyla uygulanmıştır.
Ergin evli bir aile babasıdır ve iki çocuğu vardır.
Hollanda tarihinde sanırım bir ilk, göçmenlerin kurduğu bir parti bu kadar başarı sağladı. Bu başarının ardındaki faktörleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doğukan Ergin: DENK Partisi'nin başarısını değerlendirirken, öncelikle parti tarafından toplumun hassas konularını sürekli gündemde tutma çabasının etkili olduğunu söyleyebiliriz. DENK, ırkçılık, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı gibi önemli meseleleri cesurca ele alıyor ve bu konularda aktif bir şekilde mücadele veriyor.
Örneğin, DENK Partisi, Vergi Dairesi tarafından gerçekleştirilen ayrımcılığı soruşturmak için yıllar önce başvuruda bulunan tek siyasi parti olarak dikkat çekiyor.
DENK, farklı toplum kesimlerinin haklarını savunma konusundaki kararlılığıyla tanınmıştır. İnsanlar, DENK'in bu alandaki güçlü ve cesur duruşunu takdir ediyorlar ve bu nedenle partiye destek veriyorlar. Ayrıca, DENK Partisi'nin, toplumun çeşitliliğini ve farklılıklarını önemseyen bir yaklaşım benimsemesi, Hollanda'da birçok insan için önemli bir çekici özellik olarak öne çıkıyor.
DENK'in bu başarısı, göçmen kökenli vatandaşların ve ayrımcılığa karşı duyarlı olanların temsilcisi olarak güçlü bir şekilde sahneye çıkmasının bir sonucu olarak görülebilir. Bu, partiye geniş bir destek kazandırmış ve Hollanda siyasetinde önemli bir oyuncu haline getirmiştir.
Şu anki durumda DENK Partisi 3 milletvekili ile temsil edilmektedir. Tunahan Kuzu olmadan yapılacak olan seçimlerde bu başarıyı sürdürebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Stephan Van Baarle: Partinin geleceği için önemli olan, yeni bir neslin DENK'in idealleri için siyasette aktif rol almasıdır. DENK'in varlığını sürdürebilmesi için daha fazla kişiyi bu idealler doğrultusunda siyasete hazırlamamız gerekiyor. Tunahan Kuzu, DENK'in geleceği için yeni nesli desteklemek istediğini açıkladı. Dolayısıyla, Tunahan Kuzu DENK'te kalacak, ancak farklı bir rol üstlenecek. Onun yardımı ve desteği ile önemli bir başarı elde edeceğimize inanıyorum.
DENK Partisi, karşıtları tarafından popülist politikalar izlemekle eleştiriliyor. Bu eleştirilere katılıyor musunuz?
Stephan Van Baarle: DENK, gerçekleri dile getiriyor. Eğer DENK, ayrımcılık ve İslam düşmanlığı gibi sorunları açıkça gündeme getiriyorsa, bu sadece gerçekleri ifade etmek anlamına gelir. Parlamentoda dışlanmanın karşısında duruyor ve bunu sert bir şekilde ifade ediyorsak, bu gereklidir. Diğer siyasi partilerin bunu popülizm olarak adlandırması beni rahatsız etmez. Çünkü biz halkın sesi olmayı amaçlıyoruz. Halk, haklarını koruyan ve dik duran siyasetçiler istiyor. Bu bağlamda popülizmi olumlu bir şekilde görüyorum.
Diğer siyasi partilerden DENK Partisi'ni en çok ayıran özellikler nelerdir?
Doğukan Ergin: DENK Partisi, herkesin kendisi olabileceği bir ortam sunuyor. Biz, kendi özgün yöntemimizle siyaset yapmak istiyoruz. Bu, kökeninizle gurur duymanıza ve inancınızı açıkça ifade etmenize izin verir. Kendinizi başkalarına farklı göstermek veya kökeninizi inkar etmek zorunda değilsiniz. Siz olduğunuz gibi kabul edilmelisiniz. Diğer siyasi partilere de katılabilirsiniz, ancak gerçekte karar alma süreçlerine etkide bulunma yetkinizin sınırlı olduğunu söyleyebilirim. İşte buradaki temel fark budur.
Partiniz özellikle Türk kökenli seçmenlerden büyük destek görüyor. Faslı seçmenlerin desteğini kazanmak için ne gibi adımlar atmayı planlıyorsunuz?
Doğukan Ergin: DENK, Hollanda’da yaşayan tüm vatandaşların haklarını savunma amacı güden bir siyasi parti olarak faaliyet gösteriyor. Partimiz, farklı etnik kökenlere sahip olan ve çeşitli göçmen gruplarından destek almaktadır. Ancak, Hollanda’da yaşayan göçmen kökenli vatandaşların haklarının diğer gruplara göre daha fazla tehdit altında olduğunu ve özellikle Müslüman topluluğunun durumunun giderek kötüleştiğini gözlemlemekteyiz.
DENK, bu bağlamda, tüm Hollandalılar arasında dayanışma ve eşitlik ilkesini vurgulamaya devam edecektir. Adalet, insan hakları ve toplumsal eşitlik gibi temel değerlere odaklanarak, Hollanda'daki göçmen topluluklarının haklarını savunma ve temsil etme misyonunu sürdürecektir. Hem Müslüman hem de Müslüman olmayan birçok Hollandalı, bu mücadeleye destek olmak istemektedir.
Hollanda'da son dönemde Kur'an’ın hedef alınması Müslümanlardan büyük tepki çekiyor. DENK Partisi dışında diğer siyasi partilerin bu konudaki sessizliğini neye bağlıyorsunuz?
Doğukan Ergin: Kur'an'ın yakılması gibi bir eylem, Müslümanlara karşı açık bir nefret eylemi olarak kabul edilmelidir. Bu, ifade özgürlüğü veya protesto hakkıyla ilgili bir mesele değildir. Bu nedenle bu tür nefret eylemlerinin yasaklanmasını talep ediyoruz. Diğer siyasi partilerin bu konuda sessiz kalmalarını anlayışla karşılamak mümkün değil. Biz, bu konuyu son derece ciddi bir şekilde ele alıyoruz ve bu tür saldırıları kınamak ve yasaklamak gerektiğini düşünüyoruz. Geçmişte, başlangıçta destek bulmayan birçok önergemizin sonradan gerçeklik haline geldiğini gördük. Bu nedenle bu hassas konuda mücadelemizi sürdüreceğiz.
VVD'nin başına Türkiye kökenli Dilan Yeşilgöz'ün geçmesi, partinizi nasıl etkiler?
Stephan Van Baarle: Dilan Yeşilgöz’ün Hollanda’daki göçmen kökenli vatandaşlar ve Müslüman topluluğu için VVD lideri olarak seçilmesi, ülkede ciddi endişelere yol açmaktadır. Bu endişelerin temel nedeni, Yeşilgöz’ün bu kesimlere yönelik olumsuz görüşleri ve politika önerileridir.
Özellikle, Yeşilgöz’ün partisinin kuran kurslarına yönelik bir ihbar hattı kurulmasını önermesi bu endişeleri derinleştirmiştir. Bu öneri, Müslüman topluluğun eğitim kurumlarına yönelik güvensizlik duyduğu ve bu kurumların denetim altında tutulması gerektiği algısını yaratmıştır. Ayrıca, Yeşilgöz’ün Geert Wilders gibi İslam karşıtı bir figürle hükümet işbirliği yapmayı düşünmesi, Müslümanlar için büyük bir kaygı kaynağıdır. Bu işbirliği, İslam karşıtı görüşlerin normalleştirilmesine ve ayrımcılığın artmasına sebebiyet verecektir.
Diğer siyasi partilerde Türkiye kökenli adayların olması, sizin partinizi nasıl etkiler?
Stephan Van Baarle: Her bireye saygı duyuyoruz ve herkesin başka bir partiye aday olma hakkı vardır. Ancak, DENK'in toplumumuzun haklarını en iyi şekilde savunduğuna inanıyoruz. Diğer siyasi partilerde adaylar genellikle partiye katılmak için kendi görüşlerini inkar etmek zorunda kalırlar. Örneğin, bazı partilerin adaylardan Ermeni meselesini soykırım olarak tanımalarını talep ettiğini görüyoruz, aksi takdirde adaylar listeden çıkarılıyor. DENK'te herkes kendisi olabilir.
Bu seçim öncesi birçok politikacı, Tunahan Kuzu ve Başbakan Rutte dahil olmak üzere, siyaseti bıraktığını açıkladı. Bu konudaki düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Doğukan Ergin: Bu durum, ülkemizin geleceği için yeni bir neslin öne çıkma zamanının geldiğini gösteriyor. Rutte gibi uzun yıllar görev yapmış politikacılar, ülkenin bazı sorunlarını çözme konusunda başarısız oldular. Gençler, yüksek öğrenim borçları ve uygun fiyatlı konut sorunları gibi önemli meselelerle karşı karşıya. Artık ben ve Stephan gibi yeni nesil politikacılar, bu sorunları ele almak ve çözmek için harekete geçme zamanı geldi.
Gençlerin beklentileri ve ihtiyaçları önemlidir. Gençlere yönelik politika ve projeleriniz nelerdir?
Doğukan Ergin: Gençlerimizin karşılaştığı sorunları ele almaya odaklanıyoruz. Gençlerimizin yüksek öğrenim borçları var ve bu borçları silmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca, gençlerimiz sık sık ayrımcılığa maruz kalıyorlar ve bununla mücadele etmeyi taahhüt ediyoruz. Bir diğer önemli konu ise gençlerimizin uygun konut bulma zorluğu. Bu nedenle yeni başlayanlar için daha fazla konut inşa edilmesini savunuyoruz. Kendi gençlik deneyimlerimizden yola çıkarak, gençlerin karşılaştığı sorunları parlamentoda etkili bir şekilde dile getirebileceğimize inanıyoruz.
Partinizden çok sayıda kadın aday bu seçimde yarışacak. Bu kararı almanızda partiye yönelik gelen eleştirilerin etkisi oldu mu?
Stephan Van Baarle: DENK, ülkemizin bir yansıması olma amacını taşıyor. Bu nedenle aday listemizde yeterince kadın temsilinin bulunması gerektiğine inanıyoruz. Son dönemde parti içinde kadınların daha fazla katılım göstermesi için çaba sarf ettik. Listemizde ilk yedi sıradaki üç yetenekli kadın adayımızla gurur duyuyoruz: Alaa Al Rubey, Emel Gün ve Nancy Rijssel. Bu kadın adaylarımızın gelecekte daha da büyük başarılara imza atacağına inanıyoruz.
Türk kökenli seçmenlerin Türkiye seçimlerine olan ilgisi, Hollanda seçimlerine gösterdikleri ilgiden daha yüksek gibi görünüyor. Peki, Türk seçmenini Hollanda seçimlerine katılmaya nasıl teşvik etmeyi planlıyorsunuz?
Doğukan Ergin: İnsanımıza, Hollanda seçimlerinin de son derece önemli olduğunu, çünkü bu seçimlerin Hollanda'da yaşayan Türk kökenli vatandaşlar için de büyük sonuçlar doğuracağını anlatacağız. DENK Partisi olarak, Türk seçmeni Hollanda seçimlerine katılmaya teşvik etmek için aktif bir şekilde çalışıyoruz.
Halkımıza şunu anlatıyoruz: Bu seçimlerin sonuçları sadece bugünkü değil, aynı zamanda yarının Hollanda'sını da şekillendirecek. Eğer Hollanda'da daha adil bir toplum ve daha iyi bir gelecek istiyorsak, oy kullanmalıyız. Kendi haklarınızı savunmak ve çocuklarınızın geleceğini güvence altına almak için sandığa gitmeniz gerektiğini anlamamız gerekiyor. Bu seçim sonuçları, Hollanda'daki Türk toplumu için de büyük bir etki yaratacak, bu nedenle yüksek bir katılımın ile sandığa gitmeliyiz.
Seçimler beni ilgilendiren bir konu değil diyene; “bu seçimler sizi ilgilendiriyor”, diyoruz. Çocuklarınızın geleceğiyle ilgilendiriyor. Eğer çocuklarınızın Hollanda'da ayrımcılığa uğramasını istemiyorsanız, DENK Partisi'ne oy vermelisiniz. Eğer inancınızı özgürce yaşamaya devam etmek istiyorsanız, yine DENK Partisi'ne oy vermelisiniz. Eğer hayatınıza bu denli müdahale edilmesini istemiyorsanız, DENK Partisi’nden başka çareniz yok. Biz buradayız, sizi temsil etmek için buradayız ve sizin haklarınızı savunmaya devam edeceğiz.
DENK Partisi'nin şimdiye kadar yaptığı önemli çalışmalardan birkaçını örnekleyebilir misiniz ve bu çalışmaların topluma etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Stephan Van Baarle: DENK Partisi, geçtiğimiz dönemde birçok başarıya imza atmıştır. Hollanda tarihinde ilk kez ulusal düzeyde yarım milyon avro bütçe, Müslümanlara yönelik ayrımcılıkla mücadele için ayrılmıştır. Ayrıca iş ve konut piyasasındaki ayrımcılığı önlemek için denetim yapılması zorunlu hale getirilmiş ve emlakçıların ayrımcılıkla mücadele protokolü uygulamaları teşvik edilmiştir. Ülke genelinde ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele koordinatörünün atanması da ilk defa DENK Partisi tarafından gerçekleştirilmiştir. Kiralara tavan fiyatı uygulaması da hayata geçirilmiştir. Ayrıca yerel düzeyde birçok DENK Partili meclis üyesinin sunduğu önergeler sayesinde cami inşaatları için engeller kaldırılmış, İslam okullarının açılması sağlanmış ve Müslümanlar için büyük bir ihtiyaç olan mezarlık projeleri hayata geçirilmiştir.