Hollanda siyasetinde bir kez daha erken seçim kararı alındı. Başarısız bir sağcı koalisyon denemesinin ardından, 29 Ekim 2025’te 13,5 milyon seçmen sandık başına giderek Temsilciler Meclisi’nin 150 üyesini belirleyecek. Normal şartlarda dört yılda bir yapılan seçimlerin bu kez erken tarihe alınması, Hollanda’daki çoğulcu koalisyon kültürünün kriz anlarında nasıl tıkandığını da gösteriyor.
Temsilciler Meclisi (Tweede Kamer), Senato (Eerste Kamer) ile birlikte Hollanda Parlamentosu’nu oluşturuyor. Anayasal sistem içinde hükümeti denetlemek, yeni yasalar yapmak ve toplumsal düzeni şekillendirmek en önemli görevlerinden. Kabinenin bakanları ve devlet sekreterleri seçimle değil, meclis çoğunluğunun uzlaşısıyla belirleniyor. Bu yönüyle Hollanda siyasetinin “duaal sistem” özelliği, halkın tercihiyle parlamentonun gücünü, kabineyle olan mesafeyi de dengeliyor.
Mantıklı Seçmen Olmak
Seçmen davranışları hiçbir zaman yalnızca rasyonel tercihlerden ibaret değildir. Duygular, sosyal kimlikler, kültürel arka planlar ve gündelik hayatın getirdiği deneyimler seçim kararlarını etkiler. Birçok seçmen oyunu “mantıklı” bir hesapla değil, kendisine en yakın hissettiği değerlerle verir.
Bununla birlikte, mantıklı seçmen olabilmek, seçim sürecinde partilerin vaatlerini, programlarını ve geçmiş icraatlarını değerlendirebilmeyi gerektirir. Bilgiye dayalı, bilinçli bir seçim, demokrasinin sağlıklı işlemesi için vazgeçilmezdir.
Hollanda Türkleri ve Siyasi Tercihler
Yaklaşık 350 bin Türk kökenli seçmen, seçimlerde dikkate değer bir ağırlığa sahip. Ancak bu kitlenin oy davranışlarında gurbet deneyimi, diaspora aidiyeti ve “her yerde yabancı olma” hissiyatı öne çıkıyor. Bu nedenle Türk seçmenler, çoğu zaman kendi travmalarıyla en uyumlu buldukları partilere yöneliyor.
Hollanda genelinde göç ve göçmen karşıtı söylemler güç kazanırken, Türk ve Müslüman toplumu için sosyal demokrat ve sol partiler hâlâ en güvenilir liman olmayı sürdürüyor. Yeşil Sol–İşçi Partisi (GL–PvdA)ittifakı, dayanışmayı, ortak yaşamı ve geleceğin güvencesini (toekomstzekerheid) savunan politikalarıyla dikkat çekiyor.
Vatandaşlık Görevi Olarak Oy Kullanmak
Seçim, yalnızca bireysel tercihlerin sandığa yansıdığı bir süreç değildir. Aynı zamanda demokratik toplumun geleceğini şekillendiren bir vatandaşlık görevidir. Atılan her oy, eşit derecede kıymetli ve belirleyicidir. Bu yüzden, mantıklı seçmen olabilmek; hem bireysel çıkarları hem de toplumsal yararı gözeten, bilinçli bir tercihle sandığa gitmeyi gerektirir.